Gıdalardaki Katkı Maddeleri 14

Prof. Dr. Hasan DOĞRUYOL

Katkı maddelerinin büyük bir bölümü maalesef insan sağlığı için zararlı maddelerdir. Bu zarar, çoğu kere alınan maddenin miktarına bağlıdır. Bazı özel durumlarda ise çok küçük miktarlarda olsa bile maddenin ortamda bulunması zararlı olabilmektedir. Geçen yazılarımızda bir kısmından bahsettiğimiz zararlı etkileri anlatmaya devam edelim.

YENİ VİRÜS VE BAKTERİLERİN ORTAYA ÇIKMASI

Michigan State Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, virüslere karşı dirençli olmaları için gen mühendisliği yoluyla genetik yapıları değiştirilen bitkiler, daha tesirli ve zararlı virüslerin üremesine yol açmıştır. Yine gen mühendisliği ile elde edilmiş olan toprak bakterilerinden «klebsiella planticola», toprağın ana besin maddelerini tamamen tüketip yok etmiştir.

GENETİK BİYOLOJİK İSTİLÂ

Üstün gen taşıyan hayvan ve bitkilerin, tabiatta tabiî olarak bulunan hemcinsleri üzerinde baskın etkileri söz konusu olabilir. Bu durumda genetik olarak üstün olanların, tabiî olanları ortadan kaldırma riski vardır. Aynı durum deniz ürünleri için de söz konusudur. Genetik türler tabiata adapte olduklarında tabiî olanlarının yaşama şansı kalmayabilir.

SOSYOEKONOMİK ZARARLAR

Gen mühendisliği ve biyoteknoloji ürünlerinin patente bağlanması, 12000 yıldır yapılmakta olan tabiî tarımı ve bu tarım mensuplarını tehdit altına almıştır. Bu patentli tohumlar kısırlaştırılmıştır ve bir seferden fazla üretim veremezler. Önceleri birbirlerinden kolayca tohum alışverişinde bulunan çiftçiler, artık büyük tekellerin eline düşmüş vaziyettedirler. Eğer bu patentleme işlemi böylece sürüp gidecekse çiftçiler üretecekleri bitki ve hayvanlar için büyük firmalara patent parası ödemek durumunda kalacaklardır. Artık dünya, çiftçi aileleri ve köylülerin sosyoekonomik durumlarının doğuracağı yeni problemlerle uğraşıp duracaktır.

AHLÂKÎ SAKINCALAR

Gen mühendisliği ve bu teknoloji ile üretilen hayvanlar için, üreticiler özel bir patent almaktadır. Bu uygulama canlı varlıkları mamûl eşya hâline sokar. Bilim adamları 1994 yılında kedi ve domuz, daha sonraki yıllarda da insanın gen haritasını çıkarmaya muvaffak olmuşlardır ve sonu gelmez hayvan araştırmalarına kapı açmışlardır. Bu araştırmalar sırasında yanlışlıkla çok vahim durumlar (kör, topal veya ıstırap veren deformiteler) da ortaya çıkabilmektedir. Bu imal ve imalât hatası yaratıkları oluşturanlar yeni bir makine imalâtının kendilerine verdiği hazdan daha fazla bir şey kazanmazlar.

Lâboratuvarlarda üretilen ve bünyesinde insan için kanser yapıcı gen taşıyan «Harvard faresi-Harvard mouse» benzeri genetik hayvanlar bu özelliği bütün nesillerine de geçirmektedir. Bilim hiçbir zaman bu derece alçaltılmamıştı; biyoteknoloji bütün hayatı çok az bir bilginin içine sığdıracağını sanıyor (genetik şifrenin), sonra da bu bilgileri düzenleyerek veya yeniden tanzim ederek kaprislerini tatmin edecek.

Son zamanlarda gen mühendisliği yoluyla oluşturulan yüzlerce hilkat garibesi yaratık Amerika’daki federal hükûmetlerden patent beklemektedir.

İnsan; şunu merak ediyor, acaba hayvanların tamamının genleri değiştirilip patentleri alındıktan sonra sıra genetik olarak plânlanmış bebeklere mi gelecek?!.

ENZİMATİK BİYOTEKNOLOJİK ÜRÜNLER VE KATKI MADDELERİ

Gen mühendisliği yoluyla elde edilmiş olan çeşitli ürünler yanında, yüzlerce biyoteknolojik yan ürün gıda işleme aracı ve katkı maddesi olarak gıdalarda kullanılmaktadır. Bunlar arasında peynir mayası, kabartma tozları, tatlandırıcılar, vitamin ve benzeri eser elementler, uzun yağ moleküllerini ayıran ve meyve sularının meyveden kolayca süzülmesini temin eden enzimler sayılabilir.

Ayrıca son yıllarda çeşitli alanlarda hem dolgu ve hem de katkı maddesi olarak kullanımı son derece artan, gen yapısıyla oynanmış nişastalar da bu sayılanlara eklenebilir.

Bu maddelerin hiçbiri uzun süreli kullanımları sonucu doğurabilecekleri sağlık problemleri açısından kontrole tâbî tutulmamışlardır. Çoğu tabiattaki doğal eşdeğerleri yerine etiketlerde biyoteknolojik ürün olduklarını belirtir hiçbir işaret taşımadan piyasaya sürülmektedirler. Bu maddelerin gıdalarda az miktarda bulunmaları sağlıkla ilgili etkilerinin göz ardı edilebilecek düzeyde olduklarını göstermez. Kaldı ki gen yapısıyla oynanmış nişastalar çok bol miktarlarda kullanılmaktadır.

Bu maddelerin etiketlendirilmesinde de genetik mühendisliği ürünü oldukları mutlaka belirtilmelidir. Almanya’da bu şekilde biyoteknoloji ürünü maya hamuru kullanan bir fırında, fırıncılar arasında ortaya çıkan astım vakaları normalin altı katı daha fazla bulunmuştur. Bu oldukça yüksek bir rakamdır ve üzerinde dikkatle durulması gerekir.

Bu konuyla ilgili olarak Dr. Michael Antoniou şunları ifade etmiştir: “Gen mühendisliği ürünü bitki ve hayvanların üretilmesi için birbiriyle hiçbir yakınlığı olmayan canlı türlerinden alınan genetik materyal rastgele ve sunî olarak bir araya getirilir ve konak DNA molekülü içerisine yerleştirilir. Bu işlem sonunda canlının genetik şifresinde bir kesinti ortaya çıkar ve bunun sonuçlarını kestirebilmemiz imkân dışıdır. Gen mühendisliği yoluyla üretilen bakterilerde, mantarlarda, bitkilerde ve hayvanlarda beklenmeyen toksik ürünlerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Fakat genellikle çok büyük boyutlara ulaştığında problem su yüzüne çıkarılmaktadır. Ayrıca bu ürünlerin ânî etkileri olabildiği gibi, seneler sonra ortaya çıkan etkileri de olabilir.”

Gen mühendisliği ürünleri kendi kendine çoğalırlar ve ortamdan yok olmaları mümkün değildir. Bundan dolayı Dr. Antoniou bu ürünlerin insanlık için görülmedik boyutlarda bir sağlık riski taşıdıklarını ifade etmektedir. Bugüne kadar dünyada gen mühendisliği sonucu oluşan meyve ve sebzeler ile ilgili olarak 15000 dolayında dâvâ açılmıştır. İnsanlık âlemi meyve ve sebze üreticilerine kobay olmak ister mi?