27. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız
Hayatın telâş ve çalkantıları, hiç bitmez. Meseleler, problemler, sıkıntılar ardı ardına sökün eder.

Ömürler, bazen fırtınalara da dönüşen böyle gerçekler içinde savrulur durur. Neticede kimileri, titrek bir mum gibi sönüp gider, kimileri elektriksiz bir lâmba kesilir. Kimileri de her şeye rağmen güneş misâli, bir parıltı elde eder ki, sonsuza dek ışık saçar.

Sönen ve kesilenler, kendilerini inşa ederken gel-geç olan ölçülerle hareket etmişlerdir. Güneş misâli ışık saçanlar ise, şahsiyetlerini sonsuzluk ayarları ve kendilerine has olan temel harçlar ile oluşturmasını bilmişlerdir.

Bu iki tercihin ve neticenin arasında rol alan husus, yığınla özellik değil, sadece fetih rûhu taşıyıp taşımamak gerçeğidir. Çünkü fetih enerjisi, tarih boyu şahsiyetlerin şekil almasında doğru ve yüce idealler etrafında liyakatli bir eğitim sağlamış ve yönelişlere göre kimini gönül fatihi, kimini ilim fatihi, kimini fikir fatihi, kimini de İstanbul fatihi yapmıştır.

O hâlde fethi, günümüzün çıkmazlarına açılım sağlayacak yönlerini keşfedecek bir bakışla okumak, günümüzün pek çok telâşlarını, çalkantılarını, problemlerini, sıkıntılarını ve başarısızlıklarını hâlletmeye yönelik ölçüler kazandıracaktır.

Bu itibarla Yüzakı, Mayıs ayına denk gelen bu sayısında İstanbul fethini bu açıdan ele aldı. Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ «Fetih Projeleri İçinde» başlıklı yazısında başarılı fetihler/açılımlar yapmak için gerekli adımlardan bahsetti.

Can ALPGÜVENÇ, İstanbul fethinin zarif hâtırası Ayasofya’yı fetih medeniyetinin onu ayakta tutma gayretleri zaviyesinden ele alırken; Doç. Dr. Ahmet KAVAS, Endülüs melâline, İstanbul fethinin verdiği teselliyi işledi.

Ümit Fehmi SORGUNLU Ulubatlı Hasan’ın burçlara Türk bayrağını diktiği andaki hislerine tercüman olurken, Ali HÜSREVOĞLU ve Ali Rıza BUL yazılarında fethin temelindeki mânevî unsurları anlattılar.

Fethin geniş muhtevasından hareketle dosya bölümümüzde İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Kemal YAVUZ ile «Fetih Medeniyetinin Lisanı: Dünya Dili Türkçe» üzerine bir mülâkat gerçekleştirdik. Prof. Dr. Kemal YAVUZ, dün Türkçemizin nasıl dünya dili olduğuna, bugünkü durumuna ve ancak her şeye rağmen dil coğrafyamızın 16 milyon kilometrekareyi içine aldığına ve bunu nasıl değerlendirmemiz gerektiğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK medeniyetimizin en parlak simalarından Hazret-i Mevlânâ’yı nükteleriyle ele alırken, Prof. Dr. Ahmet SEVGİ Anadolu insanının mümtaz bir özelliğini, Türklerin Hazret-i Peygamber’e olan müstesnâ muhabbetlerini özlü misallerle işledi.

Karakter bölümümüzde Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, tarihteki eşsiz in’ikâs tabloları ışığında «Hâlimiz O’nun Hâline Benziyor mu?» sualiyle Hazret-i Peygamber’in hâliyle ne kadar hâllenebildiğimizin muhasebesini yaptırdı.

Değerli Okuyucularımız,

Bu sayımızda şairlerimiz bir fetih coşkunluğu içindeler. Birbirinden güzel fetih şiirleri, Fatih ve muzaffer ordusunu alkışlarken, kimi şairlerimiz de erguvanları ve lâleleriyle baharı selâmladı.

Velhâsıl diyoruz ki; Fatih Sultan Mehmed’in:

El-hak alırım feth ile İstanbul’u yâ ben,

Yâhut beni İstanbul alır ten kafesimden! [Seyrî]

ifadesi çok mühim. Yani;

Ya kültürümüze, tarihimize, bizi biz yapan değerlerimize ve güzel Türkçemize sahip çıkacağız yahut da yabancı kültür istilâsına maruz ve mağlup olarak kimliksiz ve medeniyetsiz kalacağız.

Bu bakımdan fetih liyakati içinde bir hayat diliyoruz…