RAVZA-İ MUTAHHARA

Mustafa Necati BURSALI

Hâtemü’l-Enbiyâ -aleyhissalâtü vesselâm- buyuruyorlar ki:
“Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim havuzumun üzerindedir.”

Ben ararım has yürek, ben ararım aşka söz.
Bunu tasvir edemez, başka kelâm, başka söz!

Bir şey değil şahların, sarayı da, evi de,
Sen gel, saadeti gör, Mescid-i Nebevî’de!

Hayalimde ne Leylâ, ne Züleyhâ var benim,
Gece-gündüz, her nefes, iştiyakım Yâr benim!

Güneş gölgede kalır bir mübârek var nûru,
A gönül, gördüklerin, yâr kokusu, yâr nûru!

Hep tecellî etmede, rahmet indirmede RAB,
Cennet gülşeni gibi yok gam, yok bir ıstırab!

Burada misk ü amber, burada bûy-i vefâ,
Burada Şâh-ı Rusül, O Cenâb-ı Mustafâ!

Vasfından ben âcizim, ey kalem, övgüler sun,
O Nûr-i Dilârâ’ya salât ve selâm olsun!

Nicesi zanneder ki O GÜL bana çok uzak,
Hayır, hayır! A oğul, sevenlere yok uzak!

Ay, zühre, bâd-ı sabâ, zaman boyu rûz ü şeb,
O’nun hâk-ı pâyine yüzler sürmededir hep!

Sevdalara gark olur, arınır ruh burada,
Nebî’ler ve velîler, İbrahim, Nûh burada!..

Bir makâm-ı Mustafâ, bir nazargâh-ı Hak bu,
Her övgüye, senâya ve her medhe elyak bu!..

Hep tecellî etmede bu mescide Yaradan,
Öyle bir an olur ki perde kalkar aradan!

Cennetlerden mi inmiş bu yeşillik zemine?
Nice safâ sürüyor: Yasemen, zambak, mine!

Bir şey misâl olamaz, işte Mescid-i Nebî,
Güzellikte bir gülşen, beyazlıkta kar gibi!

Mecnun aşkı da ne ki? Buna şahlar müştâktır,
Gaziler ve şehidler, padişahlar müştâktır!..

Dîdeler hep yaş döker, hiç bulunmaz boş vakit,
Burda arınır ruhlar, burda geçer hoş vakit!