Şehir Gece ve Ben

HANOĞLU (Abdülaziz DUMAN)

Güneş doğar ben doğarım güneşle,
Güneş batar yanarım bir ateşle,

Akşam karanlığı çökerken şehre,
Birçok ümidimiz dökülür bahre,

Gece şehri kaplar bir siyah örgü,
Elle tutulmayan karanlık sürgü,

Deveran dünyanın kanunudur bu,
Doğumdan ölüme yol sonudur bu,

Vakit gelir, çark başlar öğütmeye,
Ömür biter, hazırlanın gitmeye.

Yumak yumak büyür sesler duvarda,
Çılgınlık sinede, çılgın kenarda.

Dinle duvarları sesler vermekte,
Gün akşama; akşam fecre ermekte.

Uğultu uğultu yüksek uğultu,
Islatır varlığı bu ses bulutu.

Bu bir sırdır sırdan ötede bir sır,
Muhalden öteye bir döngü kısır.

Çalışırken çözmeye bu gizemi,
Bir ah sesi kavrur hep yüreğimi.

Arka sokaklarda çocuklar ağlar,
Bir anne feryadı yürekler dağlar.

Bir yorgun baş yatar beyaz yastıkta,
Sararmış gözleri bin mil ırakta.

Kurumuş dudaklar bir yudum su der,
Bu yerden semaya bin amin gider.

İnce cılız yorgun cansız ah sesi,
Bir faninin o an kalır nefesi.

Sessizce eğilir hüzünlü başlar,
Ve gözlere dolar kan gibi yaşlar.

Çıldırtan feryatlar uzun gecede,
Sonsuz ifadeler birkaç hecede.

Ey şehir binlerce kişiyi yuttun,
Onlar evlâdındı; çabuk unuttun.

Anladım ki senden bana dost olmaz,
Gerçek sahibinden dost ayrı kalmaz.

Gönlümde sadası derin bir âhın,
Korur beni Rabbi ak ve siyahın.

O, beni bırakmaz senin koluna,
Hanoğlu yoluna; sen de yoluna.