“Yâ Rabbî, Mahabbet İçin Mahabbetine Muhtâcım”

Ali HÜSREVOĞLU

Okunuşu: (sağ üstte) Yâ Rabbî (sol üstte) yuhıbbühüm ve yuhıbbûnehu

Anlamı: Allah mü’minleri sever, mü’minler de Allâh’ı severler. (Mâide, 54)

İri sülüsle: Mahabbet içün mahabbetine muhtâcım.

Söz: İrfan ÖZTÜRK

Tasarım ve hat: Ali HÜSREVOĞLU

Yazı türü: Sülüs-nesih

Sen’in aşkın deniz ben bir balıkcık
Balık sudan çıksa heman ölüdür.a

İçimizde Allâh’a karşı bir sevgi doğunca bizden zannediyoruz. Bu, şânı yüce seven/sevilen ve sevdiren el-Vedûd’un «sevgisini kalbimize atıp» onu değdirmesindendir.b İlk sevginin ve bütün sevgilerin kaynağı yalnızca O’dur. Bu iletişimin gerçekleşmesine kadar mâşuk sayısız sinyaller gönderir. Bunlar muazzam aşk ateşini tutuşturacak kıvılcımlardır. Eğer yanıp tutuşma yoksa ortadaki boş dâvâdır. Sinyaller muhatabını bulmuş ve iç âlemde yanıp tutuşma başlamışsa mâşuk istiğnâya ve naza çekmeğe başlar ki doğrular yalancılardan seçilsin ve gerçek aşk tırmanışa geçsin. Hazret-i Mevlânâ sevgilinin nazlanmasını şöyle seslendirir:

“Sen beni istemesen de, ben seni cân u gönülden isterim. Sen bana kapıyı açmasan da ben kapının eşiğinden ayrılmam. Ben balık gibiyim. Dalga beni karaya atsa da sudan başka sığınacağım yer yoktur. Gönlüm sudan başka bir şey istemez. Mest olup gitmişsem, yıkılmış kendimden geçmişsem bu da sendendir. Bir şey biliyor, bir şey duyuyorsam bu da sendendir. Eğer bende bir gönül kalmışsa gönlümü alan sen değil misin? Eğer ben değersiz bir saman çöpü gibiysem benim elektriğim sen değil misin? Ne yüksek mevkiler düşünürüm, ne sultanlık, ne mal mülk, ne şöhret ne ululuk!.. Bunların hiçbirinde gözüm yok. Senin aşkın bunların hepsinden üstündür.”c

İşte bu mahabbeti kalbe gönderen, yerleştiren, tabiat hâline getiren yalnızca Allah’tır. Mâide Sûresi 54’üncü âyette: “Allah onları sever, onlar da Allâh’ı severler” buyurulurken sevgi önce Allâh’a, sonra mü’minlere nispet edilmiştir. “Mü’minler Allâh’ı sevginin sonsuz gücüyle severler.” (Bakara Sûresi, 165) Bu sevginin mayası da Allâh’ın kuluna sevgi ve şefkatidir.

a Yunus Emre, Dîvân, r harfi

b Tâhâ Sûresi, 39

c Şefik CAN, Dîvân-ı Kebir’den seçmeler, 749. gazelden