Gönülde Gül Telaşı Yusuf DURSUN

Bestami YAZGAN

Şiir kitabını elinize aldığınızda kapaktaki bir gülün tatlı tebessümüyle karşılaşıyorsunuz. Hemen köşesinde bir isim: «Gönülde Gül Telaşı.» Doğrusu günümüzde hepimizin hayatı bir telaştır gidiyor. Bu bakımdan telaşa pek âşinayız ama «Gönülde Gül Telaşı» da ne ola ki diye bir merak başlıyor insanın içinde. Bir kitap için iyi bir başlangıç olsa gerek bu ilgi.

Kitabın I. bölümü «Gönül Coğrafyası» ismini taşıyor. Aynı merakla «Yâ Allah yâ bismillah» deyip giriyoruz sayfaların arasına. İlk şiirde bu coğrafyanın şifrelerini hissetmeye başlıyoruz:

Çok sesli vezinler alkışlar beni
Gönül Türkçesiyle yıkanır yüzüm
Mısralar ağırlar gelen gideni
Şiire boyanır gecem gündüzüm

Şairin gecesinin ve gündüzünün şiire boyanması iyiye işaret. Çünkü şiir perisi tıpkı bir sevgiliye benzer. Çok endamlı, endamlı olduğu kadar da nazlıdır. Gece gündüz peşinden koşmayan şaire, has şiir gülünü vermez bir türlü. Şairimiz bu emeği vermiş olacak ki, karşılığını almakta gecikmemiş:

Bir şiirin öpüşüyle açarım
Âlemin sırrını bulan gözümü
Bir şiirin kanadıyla uçarım
Çözülür önümde sözün düğümü

Şair Yusuf DURSUN tam bir Anadolu insanı. Hem de Altaylardan kopup geldiği günkü gibi hâlâ sıcak yüreği:

Duruşum Erciyes, bakışım Ağrı
Altaylardan esen Asya yeliyim

Şiirin devamında, bu yürek mayasını Karacaoğlan ve Yunus Emre’den aldığını anlamakta gecikmiyoruz. Şair «Her dem çoğalırım Bir’den izinli» diyerek Gönül Coğrafyası’nın mihenk taşını koyuyor zarâfetle. Bu bölümdeki diğer şiirler de buram buram Anadolu kokuyor. Bir türkü saflığında ve sadeliğinde bütün Anadolu’yu geziyor ses katarı:

Bir allı turnadan okuntu aldı
Bu davet, bu merak öldürür beni
Uzun havaların sağdıcı oldum
Bu maya, bu barak öldürür beni.

Gönül Coğrafyası’nda gezerken tatlı bir yorgunluk duyarsanız «Yetiş Gül Ağacım» bölümündeki aşk şiirlerinin tatlı esintilerine bırakabilirsiniz kendinizi.

Sevmek adım adım, sevmek koşarak
Gizli bir menzili bulmaya denir
Sevmek su gibidir, serin ve berrak
Sevmek gölgeleri silmeye denir.

Diğer aşk güllerini de koklayarak biraz dinlendiyseniz «Ruhlar Bahçesi»ne doğru yol alabilirsiniz. Bu bahçede neler mi var?

İsteyene bolca verir
İsteyene gülce verir
Çiçek çiçek dilce verir
Göğsümüzde «hû» diyerek
Yâr aşkına yanar yürek

Bu bölümde «Kâlû belâ»da verdiği sözün heyecanıyla rûhun, Mevlâ’sına ve O’nun gül Rasûlü’ne kanat çırpışının tatlı telaşını görüyoruz:

Gökçe kanat açmayı
Nasip eyle yâ Rabbî!
Aşk iline uçmayı
Nasip eyle yâ Rabbî!

Biz de bu duaya «Âmîn!..» deyip yolumuza devam edelim burcu burcu kokan şiir gülleri arasında.

Şair bu kadar güzel şiirleri yazmaktan yorulmamış olacak ki, kitabın son bölümünde «Şi’r-i Kadîme Tâlim» diyor. Daha önceki bölümlerde okuduğumuz hece ve serbest tarzda yazılan şiirlere ilaveten aruzla yazılanlar saygıyla dîvân duruyor önümüzde:

Rabb’im, beni aşk üzre yarattın bilirim
Her zerremi nûrunla kuşattın bilirim
Baktın ki kulun kendini bilmez biridir
Pişsin diyerek gurbete attın bilirim.

Şimdiye kadar okuduğumuz şiirlerin kalitesinden şairin gerçekten piştiğini anlıyoruz. Şiirlerin örgüsünde, mânâsında ve âhenginde titiz bir çalışmanın izleri açıkça görülüyor. Kitabın, kısa sürede ikinci baskıyı yapması da bunun bir ispatı. Bir tanıtım yazısına alınabilecek kadarıyla tadımlık bölümler sundum sizlere. Yusuf DURSUN’un yüreğinde pişirip sizlere sunduğu şiirlerin tadı damağınızda kaldıysa…

Yediharf Yayınları: (0 212) 512 07 49

Canım Arzular Seni
Mustafa Necati BURSALI

Varlığın Nûru içindir en güzel sözler, en müstesnâ vasıflar… Şiirin, şiirimizin hedeflediği en üst maksat Habîbullâh’ı, O’na olan muhabbetimizi şânına yaraşır sûrette dile getirebilmek… Medeniyetimizin yetiştirdiği bütün şairler, bütün eserlerini bu uğurda vermiş ve mutlaka Rasûlullah aşkına dair yanık manzûmeler bırakmışlardır.

Şair Mustafa Necati BURSALI’nın sadece Efendimiz’e muhabbetini dile getirdiği şiirler bir kitapta toplanmış.

Nûrundandır ne varsa şu arzda şu fezâda,
Gıpta edecek herkes Sana rûz-ı cezâda!

diyen şair iki giriş yazısıyla da edebiyatımızda Nebî-yi Zîşan Efendimiz için yazılan şiirlere ve Nûr-ı Muhammedî hakikatine temas etmekte. Diyor ki:

Gönlün göklerden geniş, ay, nûruna pervâne,
Cebrâil vezir senin devletine Efendim!..

Değerli şairin niyâzına âmin dememek ne mümkün:

Ey Nebî! Allah’tan bütün arzum şu:
Ey Nebî! Ben Sana olayım komşu!..

Şair eserine isim olarak Yunus Emre’nin ölümsüz seslenişini seçmiş:

Ey şeker huylu Nebi,
Canım arzular seni.
Suya hasret çöl gibi,
Canım arzular seni!..

Erhan Yayınları Tel: (0 212) 528 46 35
Faks: (0 212) 522 18 42

Ateşte Gül Dansı
Mücahit KOCA

Ateşte Gül Dansı; Mücahit KOCA’nın, Muallim Naci ve Mehmet Âkif’ten, Necip Fazıl, Sezai KARAKOÇ ve Âkif İNAN’a İslâmcılık akımının şairleri üzerine yazılarından oluşuyor. Karakoç ve sonrası için muhteva, denemeden çok hâtırata dönüşüyor. Yazarın yayıncı ve teşkilatçı hayatında bu isimlerle yaşadıkları ve aldığı intibalar aktarılıyor.

Ana fikrin edebî-fikrî çalışmalarda usta ve üstatlara bağlanmanın lüzumu şeklinde özetlenebileceği çalışmada, şairler ele alınsa da şiire hemen hemen hiç yer verilmemesi yazarın intibalarına dayalı bir telif yapmasının neticesi olsa gerek.

Mücahit KOCA’nın hâtırat yönü ağır basan çalışması bir dönemin edebî sîmalarını anlamak ve tanımak yolunda değerli bir çalışma.

Sur Yayınları Dağıtım KİTABEVİ
Tel: (0 212) 512 43 28
Faks: (0 212) 513 77 26