MÂTEM

Recep YILDIZ

Nuray KALKAN Hanımefendi’nin aziz hâtırasına…

Rüzgârda salâlar duyulur, sonbahar ağlar.
Beyhûde bir akşamdır, eser şehre bu mâtem…
Eylül bizi hep böyle fecî bir yere bağlar;
Tenhâ geceler, boş bir ufuk, kupkuru âlem…

Kabristana mesken denecek, toprağa mescit!
Azrâil’e baş kaldıracak boynum eğildi…
«Neylersin ölüm herkese malum» diye Câhit1,
Söylerdi, duyardık da… Bu iş böyle değildi.

Bir içli salâ, bir gemi, bir köhne minâre.
Mâtemleri dünyayı boğan yaşlı kadınlar.
Hicranlı yüreklerde ağıtlar çepeçevre…

İstanbul’u yas tuttu, semâlarda düğün var.
Allâh’ım onun şimdi son arzûsu bu akşam;
Bizlerle melekler de sarıp sarmalasınlar…

1 Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanmadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misâli o musalla taşında…

[Cahit Sıtkı TARANCI]