BİR MEL’UN PAPAĞANA…

Şükran IŞIK

Ey dili gagasından daha uzun papağan,
Kalbimi delik-deşik etti zehirli gagan!

Kırılsın kanatların, kül olsun kemiklerin,
Ateş yağsın başına, buz tutsun iliklerin!

Domuzlara çoban ol, sürün dizüstü yerde,
Vursun seni samyeli, uğra isimsiz derde!..

Zebânîler gem vursun ey papağan, ağzına,
Kuşlar, çamur doldursun o mel’un boğazına!

Yerle gök çalkalandı geriye al sözünü,
Ey Ebâbil kuşları hedef alın gözünü!

Yerin-göğün mâbudu Nebî yüzüne hayran,
O’nun yüzünde mâbud kendini eder seyran.

Neden sağır bu dünya, neden dilsizdir neden?
Sanki gökler erimiş akıyor gözlerimden…

Sen, ilâhî gülüne artık sövdürme yâ Rab!
Şu bağrımı taşlarla bana dövdürme yâ Rab!

Beyaz güller kanıyor İsa’nın bileğinde,
Kan rengi güller açar Leylî’nin yüreğinde.