HAÇLI ZİHNİYETİNE…

SEYRÎ (M.Ali EŞMELİ)

Gerçeğin ruhuna zıt haçlıların cümleleri,
Kin kokan, fitne kokan, öfkeli düşman hüneri.
Nice mazlumları kesmiş ezeli caniler,
Şimdi insancı kesilmiş, yine insanı keser.
On plan, arka plan, kuytuların tilkileri
Her çeşit sahnede bir bir yeniler eskileri…
Mahveden bahçeyi -bin yaygara- leş kargasıdır,
Sucu bülbüllere yıkmak da, onun tongasıdır…
Kirli diller, yine dünyayı sömürdükçe semiz,
Yıkasın cürmünü, kalmışsa eğer ruhu temiz!
Ya da insafla biraz tutmalıdır ağzı tapa,
Yoksa hâlâ kötülükten alacak kirli kupa…
Ama hala ne yazık, hem yine kel, hem de fodul,
Haçlının aklı da pul, fikri de pul, dini de pul!..

Ne rezil hırs ile beyninde kurulmuş sehpâ,
Ey asılsız yere İslâm’a sataşmış haspa!
Uydurup sizdeki başlar, şunu bir kez daha bil,
Lâfta Îsâ’yı diyorlar ama Îsâ’yı değil,
Gerdiler çarmıha îmânı, mübârek dîni,
Gerdiler çarmıha Hakk’ın sayısız âyetini.
Gerdiler çarmıha insanlığı, vicdânı, özü,
Gerdiler çarmıha tevhiddeki en doğru sözü.
Gerdiler çarmıha ahlakı, hayâ ceylanını,
Gerdiler çarmıha sevda kuşunun ta canını.
Gerdiler çarmıha haktan yana kim gelse dile,
Gerdiler çarmıha son kurtaracak hükmü bile.
Bir de Îsâ kanı pek tatlı şaraptır dediler,
Kattılar ekmeğe, iştahla kopartıp yediler.
Oldular böyle, dokuz göküzünün maskarası,
Suçlarından yana, tüm yeryüzünün yüz karası.
Bir beşer Hak kitabın mührünü eyler mi lapa?
Yerde, tahrifle aşılmaz yedi kat gök rampa!..

Bitmeyen gayz ile sinmiş o kadar kan kokusu,
Kanlı vahşet ve zulüm, haçlıların ruh dokusu…
Harbe teşvik ile ilkin papalar oldu nefer,
Yaptılar sonra asırlar boyu kaç kanlı sefer!
Bu seferler o kadar zorba seferler idi ki,
Koca bir mezbaha olmuş idi dünya sanki,
Kestiler topluca milletleri işgal ederek,
Hak adalet denilen her şeyi ihlal ederek.
Şu milenyumda da hâlâ bu seferler sürüyor,
Koca vampir o kadar aç ki, damardan yürüyor!
Dön de bak haline, ey dini sapık, kalbi sapa,
Kusmadan sen aya kin, ağzını dört elle kapa!
Can tükettikçe kesif sancıların tam boğuşu,
Oldu mümkün, Papa rahminde ateizmin doğuşu..
Türlü, aksak, kütürüm, bâtıl akımlar çıktı,
Müptezel felsefeler halkı derinden yıktı…
Unuturken yüce Allah’ı bugün Avrupalı,
En büyük suç Papa’nındır, bunu saptırmamalı…
Dün ki; yıllarca, asırlarca süren baskıyla,
Engizisyon, sayısız mağdura yağdırdı bela…
Müslümandır diye kim yaktı güzel Endülüs’ü?
Bağı küllendiği gün, yeryüzünün soldu süsü..
Bir nesil, yaşlı-çocuk, topluca kurban oldu,
Katolik olmayanın hali perişan oldu…
Canlıdan cansıza dil dil konuşur taş, toprak,
Dinle bir, her köşe bin ahla neler anlatacak!
Sesli sessiz demeden dinle taşan feryadı,
Duy, asırlarca ne yapmış Papa’nın celladı!..
Haçlının açtığı müthiş yaralar öyle derin,
Fışkırır göklere kan, kalsa da altında yerin…
Katliamlar dolu mâzîsini bilmez mi Papa?
Yeni vahşetlere baksın, oturur yoksa şapa!..

Eli tahrîfe alışmış, dili tahrîfe hazır,
Her papaz, tevbe edip gerceği anlatmalıdır!
Acaba kanlı kılıç elde, inanç avcısı kim?
Suçlu kim, hükmedecek hakimi kim, savcısı kim?
Usta hırsız, bulaşıp mâsuma, hırsız bu dese,
Suçu kalkar mı omuzdan, çözüversin kilise!
Dîne dünden beri illa niye çarmıh gerdi?
Din değiştirmeyenin katline ferman verdi?
Bir de İslam’a, nedir sıçratıvermek çamuru?
Din-i İslam ki semalar gibi her vasfı duru.
Zora yer yok ebedî, aşk iledir hak îman,
On değil, bir kişi yok cebr ile mu’min yapılan…

De ki Seyrî: Papa, dâvette kılıç var diyerek,
Ne kadar suçlasa İslam’ı, değişmez gerçek!
O da ersin dileriz Rabbimizin rahmetine,
Hak hidayet vere Îsâ kulunun hürmetine…