Azap Edersen Eğer Onlar Senin Kulların!

Ali HÜSREVOĞLU

Okunuşu: İn tüazzibhüm fe-innehüm ibâdüke ve in tağfir lehüm fe-inneke ente’l-azîzü’l-hakîm. (Mâide Sûresi/118)

Anlamı: Eğer onlara azap edecek olursan onlar Sen’in kullarındır. Eğer mağfiret edecek olursan, işte buna gücü yetecek olan yalnızca Sen’sin.

Bilgi ve açıklama: Peygamber Efendimiz’in çağrısını anlatan kaynakların haber verdiklerine göre O’nun kendi memleketinin insanlarından destek bulamaması üzerine yaptığı Tâif yolculuğu hayli meşakkatli ve eziyetli geçmiş, kendilerini ebedî rahmete lâyık kılacak çağrıya Tâif ’liler taşla-hakaretle cevap vermişlerdi. Bu durumda okkalı bir beddua etmek, Cebrâil’in gelip: «Eğer istersen şunları iki dağ arasında boğuvereyim! » teklifine hemen: “Evet!” demek belki bizim içimizi serinleten bir cevap olabilirdi. Fakat âlemlere rahmet olarak gönderilen ve bir benzeri bulunmayan muhteşem Peygamberimiz bu teklife: “Hayır!” cevabı verdi. Ve ekledi: “Belki bunların soyundan Allah diyen nesiller gelir.” Bir kenara çekilip Allah’a ilticâsında: “Eğer şu başıma gelen Sen’in bana bir öfken sebebiyle değilse bu çektiğim eziyetin hiç önemi yok. Sen’in benden memnuniyetin bana yeter!”

Yine rivâyetlerin bize getirdiğine göre Canlar Cânı Efendimiz Tâif gecesi diyelim, kıldığı namazın son secdesinde bu âyeti tekrar tekrar dua niyetine okumuş ve Cenâb-ı Hakk’a niyaz etmiştir ki: “Eğer azap edecek olursan bunlar benim değil, Sen’in kulların. Bunları Sen yarattığın için, bunlara Sen herkesten daha çok merhamet edersin. Eğer mağfiret edecek, yani bunların yaptığı hatayı örtecek olursan işte buna gücü yetecek olan yalnızca Sen’sin.”

Ben de bu Ramazan’da kalbi Allah’a bağlı, Rasûlullah’ı, bu vatanı ve bayrağını seven her Müslüman’ın; güzellikler için dua etmesini, özellikle Müslümanlığı bu vatan için tehlike olarak gören fakat Müslümanlık hakkında hiçbir şey bilmeyen, sadece kulaktan dolma ve uydurma bilgi ile birkaç Müslüman’ın biçilmesi uğruna vatanı ateşe vermekten çekinmeyecek kadar gafil ve câhillerin en azından doğru Müslümanlık ile tanışmalarının sebeplerinin hazırlanması için dua etmelerini diliyorum.

Ben burada dua hakkımı kullanmak istiyorum: Yâ Rabbi! Bu ülkede Müslümanlık hakkında hiçbir doğru bilgiye sahip olmadan, Müslümanlık hakkında doğru kaynaklardan hiçbiriyle tanışmadan Müslümanlık ve onun farklı yorumları üzerinde saçma-sapan konuşup milyonlarca insanı rahatsız eden, gönlünü kıran, bir o kadar insanı yanlış bilgi ile etkileyen kimseler ve çevreler vardır. Eğer iyi niyetli iseler bunları doğru yola ulaştır. Bu vatanın ekmeğiyle beslenen, nimetleriyle şımaran kanalların dinimize, îmanımıza öğürmesi içimizi bulandırıyor. Senin dinin için endişe taşımıyoruz ama nesillerimiz yalan ve iftira sellerinde boğulup gidiyorlar. Onları koru ve kurtar ey Rabb’imiz.

Sen’in dinini bu vatandan silmekten başka derdi olmayanların başına öyle imtihanlar dola ki kurmak istedikleri tuzaklara kendileri düşsünler. Nesillerimizi küfürden, şirkten, azgınlıktan, câhillikten, gafillikten koru. Aziz vatanımızın bahtını güldür!

Yazı türü: Celî dîvânî

Tasarım: Ali HÜSREVOĞLU

Hat: Ali HÜSREVOĞLU

Sunuş: Eskitme üzerine

Kâğıt deseni: Ali HÜSREVOĞLU

DUA

Biz kısık sesleriz, minareleri,
Sen ezansız bırakma Allâh’ım!

Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allâh’ım!

Mahyasızdır minareler… göğü de
Kehkeşansız bırakma Allâh’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu
Müslümansız bırakma Allâh’ım!

Kahraman bekleyen yığınlarını
Kahramansız bırakma Allâh’ım!

Bilelim hasma karşı koymasını
Bizi cansız bırakma Allâh’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu
Müslümansız bırakma Allâh’ım!

Ârif Nihat ASYA