Tatiliniz Tatil Olsun!

Mahmut ALPİR
alpir26@yuzaki.com

Vaktiyle Anadolu’da adamın biri bulunduğu yerde yorulmuş ve iyice bunalmış. Kendi memleketinden çok uzaklarda bulunan «Til» şehrine gitmeye karar vermiş. Nereye gittiğini soranlara: “Taaa Til’e gidiyorum.” demiş. O günden sonra dinlenme amaçlı yapılan seyahatlerin adına «tatil» denmeye başlanmış. Arkeolojik kazılara göre, «Til» şehrinin «Antalya» olma ihtimali ise yüksek.

İnanmadınız mı? O hâlde siz de araştırın. Ülkemizde kelime ve kavramların içinin nasıl boşaltılıp tepetaklak olduğuna bir bakın. Dinlenmek anlamı taşıyan bir kelimenin, bazı insanları nasıl insanlık sınırının mayınlı bölgesinde gezindirdiğini göreceksiniz. Bu arada tatil kelimesinin İngilizce «kutsal gün» anlamına geldiğini birçok insan biliyordur.

Yaz ayları gelince, insanlarımızdaki telâş ve hareketlenmeyi siz de fark ediyorsunuzdur. Gazetelerde sayfalar dolusu tatil reklâmları, insanları tatile çağırıyor: “Gel vatandaş gel, tatile gel!” Tatil dediğimiz şey nasıl bir şeydir? Yenir mi, içilir mi? Neden sadece deniz kıyıları akla gelir tatil denince? Ve insanlar tatilden neden yorgun dönerler?

-Merhaba beyefendi.

-Merhaba efendim.

-Yolculuk ne tarafa?

-Akdeniz’e tatile gidiyoruz da…

-Neden Karadeniz değil de Akdeniz?

-Atatürk bile ilk hedef olarak Akdeniz’i göstermiş. Ondan olabilir.

-O hedef, yanlış hatırlamıyorsam ordular içindi.

-Ordumuz, milletin bir parçasıdır beyefendi. Yani ben de ordunun bir parçasıyım. Ayrıca her Türk asker doğar.

-Bütün bunlar doğru da, konumuzla ne alâkası var onu anlayamadım.

-Sen, bizi niye durdurdun; ben de onu anlayamadım.

-Tatille ilgili birkaç soru soracaktım. Her Türk mikrofonu sever ya o bakımdan…

-Haydi çabuk sor da geç kalmayalım.

(Hanım): -Fotoğraf da çekiyor musunuz?

(Çocuklar): -Baba meşhur mu oluyoruz?

-Hayır çocuklar abartmayın. Arkadaş sadece benimle konuşacak o kadar. Evet soruyu alayım.

-Soruyorum; tatil nedir sizce?

-Tatil, ailece dinlenmektir.

-Dinlenme genelde sakin yerlerde olur. Ama siz kalabalık yerlere gidiyorsunuz.

-Çok kalabalık değil canım. Küçük bir otele gidiyoruz zaten.

(Büyük oğlan): -Baba hani bizim gideceğimiz otel, Muratlar’ın gittiği otelden daha büyüktü?!.

-Şeyyy, yok oğlum öyle değil.

-Ben anlamam baba, Muratlar’ın gittiği otelden daha küçük oteli kabul etmem. Dönüşte Murat’a hava atarak geçen senenin rövanşını almam lazım.

-Bakıyorum da dinlenmek için değil, iddialaşmak için tatile gidiyorsunuz.

-Yok canım olur mu öyle şey? Çocuk aklı işte…

-Çocuk haklı bey; bu sene daha büyük otele gideceğimize söz verdin. Sözünden dönmek yok!

-Başka sorunuz yoksa biz gidelim. Terlemeye başladım ben.

-Anne-babanız sağ mı efendim?

-Sağlar çok şükür. Neden sordunuz?

-Tatil süresince onların yanına da gidecek misiniz?

-Ya hiç sorma bu sene çok yoğunuz. Seneye uğrayacağız inşallah.

-Tatili tarif ederken «ailece dinlenmek» demiştiniz ama.

-Tamam canım işte, bizimki de biraz çekirdek aile oluyor.

(Hanım): -Bey, çekirdek dedin de, çekirdek almayı unuttuk, uygun bir yerde dur da çekirdek alalım.

-Tamam hanım, tamam yahu, alırız.

-Affedersiniz beyefendi, ben sizi sanki bir yerden tanıyacak gibiyim!

-Bu kadar konuştuktan sonra akraba bile çıkarız seninle.

-Hatırladım geçen sene de sizinle tatil konusunu konuşmuştuk.

-Hadi ya, nerde?

-Bir tatil merkezinde. Hatırlamadınız mı?

-Tamam hatırladım. Sadede gelin, geç kalıyoruz.

-Geçen sene de: “Anne-babanızın yanına gidecek misiniz?” diye sorduğumda: “Seneye inşallah!” demiştiniz. Ben de: “Seneye görüşürüz.” demiştim. Bakın yine: “Seneye inşallah!” diyorsunuz.

-Tesadüfün böylesine ne denir bilmem ki?

-Peki vefâsızlığın böylesine ne denir?

-Haklısınız kardeş. Ben ne dendiğini biliyorum da, siz onu derginizde yazamazsınız.

-O hâlde seneye görüşmek üzere hayırlı yolculuklar!

-Görüşmek üzere. Sağol.

Tatilde sadece sizi görmek için bekleyen insanları daha fazla bekletmeyin. O ihtiyar gözlerden akan yaşlar tsunamiye dönüşürse hâlimiz nice olur? İyi tatiller…