AYNA AYNA SÖYLE BANA

Murat ÇERİ
İnsanoğlu muhtaç; görmeye, bilmeye kendi tekâmülünü maddeye aksettirmeye muhtaç. Bunun için “ilerlemeyen, geriler” düsturuyla farkında olsun veya olmasın her an sayeni bir oluşum hâlinde. Bu yolda en çok ihtiyacı olan şey ise onu kendi zarından çıkartacak vaatkâr bir nefes. Onu sıradanlıktan kurtaracak, standartları aşarak özgünlüğe kavuşturacak, kitle psikolojisinden çıkarıp fert olma hakkını tanıyacak, kendi farklılığını hissettirecek bir örnek… Çünkü biliniyor ki, insan kudreti yoktan var etmeye muktedir değil. Yeryüzünde insan eliyle vücuda getirilen ne varsa hepsi ama hepsi bir örnekten yola çıkarak meydana gelmiştir belki de bu yüzden her insanın ismini kendince ifadelendirdiği bir modeli var. Hattâ milletlerin ve hattâ devletlerin… Bunun adý kimi zaman önder, kimi zaman üstat, kimi zaman yol gösterici, kimi zaman moda, kimi zaman hayranlık, kimi zaman idol, kimi zaman üstünlük arayışı…

Amerika’da tek yumurta ikiz eri, kızların kendilerini beğenmediğinden şikâyet ederek, hayranı oldukları ünlü sinema aktörü Brad Pitt’e benzemek için bir dizi estetik ameliyat oldu.

Gençlerbirliği’nden Fenerbahçe’ye transfer olan Serkan BALCI futbol hayatında kendine, bir zamanlar Galatasaray’da forma giyen Okan BURUK’u örnek aldığını açıkladı.

Amerika’da yapılan bir deney neticesinde, renkli Hollanda ineği tipi dediğimiz buzağı doğurması istenilen bir yörenin karasığırlarına; su içtikleri oluklarda böyle buzağıların resimleri asılıp, onların her gün bu resimleri görmeleri sağlandı. İnekler karşılaştıkları bu resimler neticesinde, çok ilginç bir şekilde bir süre sonra resimlerdeki gibi renkli buzağılar doğurmaya başladılar.

Millî kültürümüzü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız.

Her asır kucağında kendi gerçekleriyle doğuyor. 21’inci asır insanının kendine seçtiği bugünkü model; ruhları kanatlandırıp, güneşi bayrak, gök kubbeyi kendine çadır yaparak ufka yürüme şiarındaki üstün karakter değil. Onun modeli kalabalıklarca kabullenilen… Şimdiki tâbir de popüler kültürle (kitle kültürüyle) pazarlanarak bir şekilde umumun beğenisi kazandırılan meşhur kimseler.

Nihayetinde farklılık adına tek tip olan yığınlar… Aynı beğeniler, aynı zevkler, aynı kafalar… Kolay yoldan köşeyi dönme çabaları… Çalışmadan zengin olma hayalleri… Zevk safa ve rahat yaşamak için göze alınan ucubelikler… Duygu simsarları, samimiyetzedeler samimiyetzâdeler… Mizah duygusunu yitirmiş kalabalıkların cinnet kahkahaları… Her şeye gülmekten yalama olmuş çeneler…

Teknoloji, çağdaşlaşma, küreseleşme teraneleriyle yutturulmaya çalışılan bir sürü baldırı çıplak kavram, unutturulmaya çalışılan bir imparatorluk dili, mâzisiz, mûsikîsiz, milletsiz, ülkesiz, köksüz bir uydurukça…

Milletin bağrından sökülüp dimağında ideolojilerle yer değiştirmesi arzulanılan bir din…

Türk sanat mûsıkîsinin o insanın ruh kumaşından dokunmuş tınısından, cinsellikle gençlerin şuuraltına işleyen adına pop dedikleri tamtam müziğine geçiş…

Pür ateşim söyletme beni zinhar Zâlim bilmezsin derûnumda neler var.

Netice, bizi biz yapan, bizden olan herşeye düşman, bizim dışımızdaki bizden olmayan herşeye hayran bir nesil… Gayesiz, fikirsiz, şuursuz, idraksiz kuru bir kalabalık… Hamuru batıdan ithal edilmiş bizim teknemiz de bize yabancı ellerle yoğrulan saman ekmeği. Tatsız tuzsuz renksiz…

Evet, yeryüzünde insan eliyle vücuda getirilen ne varsa hepsi bir örnekten yola çıkarak meydana geldi. İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, aklınıza ne geliyorsa hepsi… Hâlbuki Spinoza’nın söylediği gibi havaya fırlatılan taş konuşabilse kendi iradesiyle yola çıktığını söyleyecektir. İnsanların yaptıkları yanlışları, var olduğunu iddia ettikleri özgür iradeleriyle gerçekleştirdiklerini, pişman olmadıklarını söyledikleri gibi… İnsanoğlu, farkında olsun veya olmasın hep bir hayalin, idealin, modelin peşinde, «o» olma sürecinde. Davranışlarımızı hayranlıklarımız ve nefretlerimiz belirliyor; hayranlıklarımızı ve nefretlerimizi ise bizi kendi şahsında temsil edenler… Yani kendimize seçtiğimiz örnekler… Bu satırları yazan ve okuyan kişiye düşen ise hayatının kıymet hükmünü tayin etmek mecburiyetidir. Baktığı aynalardan bir adam çıkarmaya çalışarak ona sormak. Senin modelin kim? Sen nesin?