FİRASETLİ BAKIŞ

ALİ RIZA BUL İnsanın bazı şeyleri görmesini sağlayan kuvvet, bakıştır. Bakışın kuvveti de firaset. Yani sezme kabiliyetinin yüksek olması. Anlayış ve kavrayışla bakabilme. Yoksa insan bakar-kör hâline geliyor. Gözünün içine giren nice gerçeklere bile âmâ kesiliyor. Bakıp da görmemek, neticede pek çok yanlışın düzelmemesine, hataların devam etmesine sebep oluyor. Bunun için firaset, şart. Yunus: «Göz gerektir göresi» derken bunu kasdetmekte. […]

Continue reading »

BIRAKALIM ASLAN DİNLENSİN

Handenur YÜKSEL istanbul’da 1699’da doğdu. 1724’te, henüz 25 yaşında iken Revan valisi Ârifî Paşa’nın mektupçuluğuna tayin edildi. Altı yıl sonra Bağdat defterdarı oldu. 1737’de Sadrazam mektupçuluğuna getirilerek, Avusturya ve Rusya ile yapılan görüşmelere murahhaslık yaptı. 1741’de Reisü’l-Küttap (Dışişleri Bakanı) oldu. Üç yıl sonra da vezirlik verilerek Mısır valiliğine tayin edildi. Sonraki yıllarda Sayda, Rakka, Halep ve Şam valiliklerinde bulunan Ragıp […]

Continue reading »

FATİH CAMİİ VE ÇORBA KAPISI

CAN ALPGÜVENÇ istanbul 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedilerek: «Konstantiniyye elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.» hadîs-i şerîfinin mânâsı zâhir olmuş, Bizans’ın kapıları Osmanlı Türklerine, bir daha kapanmamak üzere kıyâmete kadar açılmış, dokuz yüz küsur sene bekleyen emanet, sonunda sahibine teslim edilmişti. Gün ortasıydı. Fatih Sultan Mehmed, beyaz atı üzerinde […]

Continue reading »

HAZRET-İ ÖMER DÖNEMİ 3 (634-644):

AHMET MERAL İSLÂM ELÇİLERİ KİSRA’NIN SARAYINDA Kenâr-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu! Mehmed Âkif ERSOY   Kisra’nın: “–Sizi buralara kadar getiren şey nedir? Bu ülkeye ve benim yanıma ne maksatla geldiniz?” sorusuna İslâm davet heyetinin başkanı olan Hazret-i Numan bin Mukrin tarafından şu ifadelerle cevap verilmiştir: “–Ey padişah! Biz çok değil, kısa […]

Continue reading »

BİR ZAMANLAR HACCA GİTMEK CESARET İSTİYORDU

DOÇ DR. AHMET KAVAS Hac ibadetini yerine getiren Müslümanların Hicaz’a yaptıkları seyahatleri esnasında zaman zaman büyük sıkıntılarla karşılaştıkları bilinmektedir. Geçmişte ulaşım imkânlarının oldukça sınırlı ve yorucu olması hacca gidenler için en büyük engel idi. Bugün ise İslâm ülkelerinin nüfusunun gittikçe arttığı dünyamızda Suûdi Arabistan’ın uyguladığı vize yüzünden bu ibadeti yapmaya niyetlenenler büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilmektedirler. İmkânı olan Müslümanların bir […]

Continue reading »

EY FAHRİ ALEM MERHABA

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Ey ezelden câna cânan merhabâ, Tâ ebed, ey derde derman merhabâ! Ey Rauf kul, ey Rahim kul, merhabâ Ey Şefik kul, ey Kerim kul merhabâ! Ey nübüvvet tâcı hâtem, merhabâ, Özde ey Allâh’a mahrem, merhabâ! Mühr-i İslâm ey Süreyyâ, merhabâ, Halka ey şefkatte deryâ, merhabâ! Kalbi, ey Kur’an’da Yâsin, merhabâ, Gönlü, ey gülden de Muhsin, merhabâ! […]

Continue reading »

Aşk-ı Mustafâ

Tâlî (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Yaratıldı dürr-i yektâ, yedi kat semâdan evvel, Ve gelince asr-ı rahmet, uzanır şifâlı bir el! Yüce nûru en mücellâ, bedeniyle en mükemmel. Ne nasipli bir bahardır, o güzel Rebîulevvel! O son elçisiydi Arş’ın, okuyordu Arz’a ferman, Dili bal akan bir ümmî, okunurdu O’nda Kur’ân! Alıyor bu şânı elbet, O’nu gönderen makamdan, O’nu seçti çünkü Allâh, O’nu […]

Continue reading »

Gönül Coğrafyası

Yusuf DURSUN Her muradın verildiği bir anda, Şeyh Şâmil’in düşlerini dilesem. Kartal gagasıyla süslü zamanda, Kafkasların kılıcını bilesem. Duysam gök atların soylu sesini, Demir dağın delindiği yerlerden. Alsam ecdâdımın hür hevesini, Ötüken içinde kitâbelerden. Bir Manasçı olsam yol kenarında, Anlatsam ezelî hikâyemizi. Çekik gözleriyle göl kenarında, Kırgız güzelleri beklese bizi. Bir sabah, tan vakti varsam Gence’ye; Âzerî gözümle görsem dünyayı. […]

Continue reading »

NA’T-I NEBEVÎ

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Bütün âlem yüzünün nûruna hasret dediler Yolu sapmışlara her dem sözün ibret dediler Daha evvel yok idin sen kara zindandı cihân Gönderildin seni âlemlere rahmet dediler Sonu hüsrân idi elbet beşerin şaştığı gün Geldiğin devrin için Asr-ı saâdet dediler Dolaşır dillerimiz yardımın olmazsa eğer Seni mahşer günü görmek bize servet dediler Dayanır sanma sakın hasrete ey […]

Continue reading »

Gel Ey Aşk!

Servet YÜKSEL Pervaneler kanat vursun gel ey aşk! Devran dönsün, zaman dursun gel ey aşk! Lâl olmuş dilleri söyletir misin? Yalın ayak gezdirirsin cihanı, Gönüllere koyup hüznü, hicranı… Bir kuru kamışı inletir misin? Sevdiğinde fânî olan o erler. Bir bakışa canı kurban ederler. Sır dolu sükûtu dinletir misin? Sen gelince akıl olur esirin. Ferhat’ın bahtına düşünce Şirin. Dağların bağrını sızlatır […]

Continue reading »
1 948 949 950 951 952 1.002