BAHAR VASFINDA GAZZE DİRENİŞİNE KASÎDE

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

 

Kış bâzı çok çetin geçip, aylarca kar olur,

Sürmez müebbeden ama elbet bahâr olur.

Çaylar coşar, erişmek için hür denizlere, 

Bin bir çeşit çiçekler açıp, lâlezâr olur.

Gülşende renk renk açar, âşüfte gonca-gül, 

Bülbül, dalında şevke gelip âh u zâr olur. 

Kaç ay kışın esîri olan münzevî gönül,

Artık yerinde durmayarak bî-karâr olur.

Ez-cümle canlanır yine ölmüş olan cihan,

Haşrin hakîkat olduğu ap-âşikâr olur.

Bunlar olur da her sene gözler önünde hep, 

Ümmet toparlanıp da dirilmezse âr olur.

En az yüz elli kardeşi her gün düşer yere… 

İnsan nasıl bu hâle tabîî bakar olur?!.

Aylarca terk edip ateş altında Gazze’yi, 

Aldırmadan yaşarsak inan rûha bâr olur.

Zîrâ şeref ve izzetimizdir asıl hedef,

Zannetme Gazze bombalanıp târumâr olur. 

Dört aydır orda katledilirken çoluk-çocuk,

Lâkayd olan kişîde nasıl îtibâr olur? 

Mahşer gününde sanma o bîgâne kimsede, 

Durmak için huzûra yarın iktidâr olur.

Her kim Hudâ yolunda bugün gelse gayrete,

Elbet o zorlu günde yarın bahtiyâr olur.

Mahşerde bî-hisâb alır Allah’tan ecrini,

Dünyâda elde ettiği izzet de kâr olur.

Allāh’a ilticâ ile çıksın yeter yola, 

Hiç şüphesiz muîni onun, Girdigâr olur.

Hiç ummadık fetihler olup def‘ olur zarar,

Zâten kaderde yoksa nasıl bir zarar olur? 

Lâkin nasıl aciz ki İlâhî bu bizdeki,

Asker-silâh değil ya, su versek hatar olur!

Bir kısmımız hasımla koparmaz alâkayı,

Bir bilsem âh bunda nasıl bir çıkar olur? 

Nil’den Fırât’a dek çizilen hatta göz yumar, 

Yummazsa bilmem ufku niçin böyle târ olur?

 

Hâlâ hizipçilik ederek ayrılık eker, 

Yokluk çölünde savrulacak bir gubâr olur.

Tek cephe oldu halbuki bak kâfir ordusu, 

«Sen-ben» deyip durursak, inan intihâr olur.

Vahdet değil mi dînimizin aslı bizlerin?

Vâr olmak isteyen kişi vahdetle vâr olur. 

Birlik olunca sindiremez hasmımız bizi, 

Birlik olan gönüllere Allah da yâr olur.

Bak, bir avuç azimli inanmış mücâhide,

İsrâil’in önünde çelik bir duvar olur! 

Aylardır azmi gevşemez aslā bir an bile,

Aksā’ya kalkan olmak için can-sipâr olur. 

Allah yolunda cenk ederek arzu ettiği, 

«Hak’tan zafer, değilse şehâdet» şiâr olur! 

Yıllar boyunca açtığı eşsiz tünelleri, 

Arzın dibinde kendi için bir hisâr olur. 

Yokluk içinde yaptığı Yâsin ki attı mı,

Hasmın o zırhlı tankı ateşten mezâr olur.

Yılmaz cesâretiyle yahûdîyi korkutur, 

Söylense nâmı, hasmına dünyâsı dar olur. 

Bombayla çol-çocuk vurur ancak o kahpece,

Meydanda lâkin ettiği yalnız firâr olur.

Hastâne, câmi, mektep ayırmaz, sivil demez;

Keskin nişancısıyla bebekler şikâr olur.

Hattâ açıp kabirleri mevtâya kasteder, 

Ez-cümle bir hasım bu kadar nâ-be-kâr olur!

Geçmişte görmedik bunun emsâli bir kavim,

Ancak olursa belki birazcık Tatâr olur.

Bir böyle hasma karşı koyan arslanın eşi,

Billâh ne Zâl’in oğlu ne İsfendiyâr olur.

Ancak Ebû Ubeyde ve Hamza’yla benzeşir,

Ya‘nî sahâbeden bize bir yâdigâr olur. 

Ondan konuk bilir o bahâdır, esîrini;

İhsanla davranıp ona dâim kibâr olur.

Yalnız o sanma, hepsi yiğit Gazze halkının, 

Dünyâda hangi bir şehir onlar kadar olur? 

Allāh için de, onların emsâli var mıdır?

Dünyâda nerde öylesi genç-ihtiyâr olur?

Kaç yıl süren muhâsara altındalar da bak,

Hâlâ ne bir yeis ne de bir inkisâr olur.

Dört ay boyunca bombalanırlar da hasta-aç,

Aslā ne sızlanan ne de bir intizâr olur.

Kış ortasında kalsa da evsiz ve barksız, 

Onlarda gördüğün yine ancak vakār olur. 

Der hepsi: Gazze’den ölürüz, çıkmayız yine,

Zîrâ o, yurt edindiğimiz tek diyâr olur. 

 

Bir böyle sabra karşı dayanmaz çelik bile, 

Bir gün gelip hasımları elbet buhâr olur.

Elbet bunun sonunda gelir bir büyük felâh, 

Baştan dedim ya, kış geçip elbet bahâr olur. 

Ümmet için de bir diriliştir bu nev-bahâr,

Yalnız açan çiçekte dahî muştular olur.

Ben Gazze’nin bahârını andıkça mutluyum, 

Hârun için bu en yüce bir iftihâr olur. 

Rabbim sorarsa Gazze için neyledin, diye, 

Rahmet ve affa belki birazcık medâr olur. 

Her bir şehîdinin dilerim Huld olup yeri, 

Mahmûd u Mustafâ’ya yarın hem-civâr olur. 

Bâkîsi sâlimen yine dâim cihâd edip, 

Ümmet önünde at sürecek şehsüvâr olur.

 

vezni: mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün