ZÂLİM!

Ahmet ARSLAN arslanahmet52@hotmail.com

 

 

Hâbil’i biçtin zâlim, Kābil’ine sarıldın,

Kıyâmeti koparıp nereye gidiyorsun?

O tarihten bu yana nice canları aldın,

Küstahlıkla şımarıp nereye gidiyorsun?

 

Körüklersin kinlenen ateşlerin közünü,

Takip edersin her an şeytanların izini.

O zâlim Kābillerin kātil olan yüzünü,

Mâsum ufkuma serip nereye gidiyorsun?

 

Zâlim, sen neden böyle, «keskin sirke» gibisin?

Gün doğarken bile sen, karanlığın dibisin!

Hamurun, kimyan bozuk; sen nasıl bir yapısın?

Bin bir fitne çıkarıp, nereye gidiyorsun?

 

Zavallı Hâbillerin bitiverdi nefesi,

Bir bıçak darbesiyle kesiliverdi sesi.

Hâlâ meclisimizde tutulur Hâbil yası,

Cânı kefene sarıp, nereye gidiyorsun?

 

Bu âlemde her zaman, kinle nefret mi düşün?

Zehir, zıkkım mı senin bu dünyadaki aşın?

Kötü alâmetlerle taçlanır senin başın,

Zulmet zulmet kararıp, nereye gidiyorsun?

 

Arslan Ahmet; her kanın intizârı yük bize,

«Benlik» güden şeytanın düşmanlığı çok bize…

Nefsine uyanların bir faydası yok bize,

Zâlim! Söylesin hatip nereye gidiyorsun?..

Gayyâ denilen ateş dereye gidiyorsun!..