HÜZNÜ GİYEN ZAMAN

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com

 

-Depremzedeler için halkımdan yükselen yürek sesidir-

 

 

Rüyalar uzanırken aydınlık bir sabaha,

Ufuklar, zelzeleyle dönüverdi siyaha,

Kıyâmet vakti diller düğümlendi eyvaha;

Ansızın parçalandı yıldızların taçları,

Yeryüzüne döküldü karanlığın saçları.

 

Evlerin odaları şimdi zifirî dehliz,

Kopkoyu gölgelerdir duvarlardaki her iz,

Zemherînin soğuğu, kıyısız hırçın deniz;

Kahroldu kara toprak, ağladı ak bulutlar,

Hayaller kış vurgunu, yıkık dökük umutlar.

 

«Hasbünallah!..» sözüyle sığındık Yaradan’a,

Secdede istiğfarla vardık ulu dîvâna,

İçli içli duâlar bıraktık âsumâna;

İçimiz paramparça, gözyaşımız sel oldu,

Yürekler çaresizlik ateşiyle kavruldu.

 

Musîbet girdabında koptu feryat ve figan,

Enkazın boşluğuna iplik iplik sızdı kan,

Saatler bitkin düştü, hüznü giyindi zaman;

Bekleyişler, titreyen mum alevi misâli,

Mümkün mü canlar yakan ızdırâbın zevâli?

 

Ölüm kokusu taşır, hoyrat esen rüzgârlar,

Sükûtun durağında mâtem yüklü baharlar,

Hicran nağmeleriyle solar mahzun gülzârlar;

Acılar dalga dalga, keder sevinci çaldı,

Göçüp gitti niceler, vuslat ukbâya kaldı.

 

Harabe şehirlerin gözleri hep buğulu,

Yaralı şiirlerin mısraları ağulu,

Beklenen fecirlerin ardı elem yığılı;

Kara kışta kar tutar dağların etekleri,

Şubat ayazında boy verir kan çiçekleri.