HAZIRLANMAK!

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com

 

•Mühim, tehlikeli, telâfisi imkânsız veya zor şeylere hususî bir hazırlık gerekir. 

 

İmtihanlara hazırlanılır. Mülâkatlara, iş görüşmelerine, teftişlere hazırlık gerekir. Hafife almamak gerekir. Muhatabınıza hazırlandığınızı hissettirmek için bile hazırlanmak gerekir. 

 

•Olmasını istemediğiniz şeylere de hazırlık gerekir. 

 

Savaşlara hazırlanmak gerekir. Kışa hazırlık gerekir. Hafif atlatabilmek için, zarar görmeden geçebilmek için…

 

•Sevdiğimiz, özlediğimiz, sevinçle beklediğimiz şeylere hazırlanırız. 

 

Güzel bir yolculuk için hazırlanmaz mı insan? «O yolculuğun daha iyi geçmesi için neler yapabilirim?» diye düşünür. Hiçbir aksilik yaşanmaması için hazırlık lâzımdır. Bu keyfi, lezzeti hiçbir şey bozmasın diye hazırlanılır.

 

Düğün hazırlıkları, gelin hazırlıkları, tören hazırlıkları, misafir hazırlıkları…

 

Hazırlığı sadece hizmetkârlar, işçiler, astlar yapmaz. Kıymettar bir misafire; ev sahibi de şevkle, aşkla hazırlık yapar. Öyle ki Allah da kulları için cennet ve nice nimet hazırladığını ifade eder. 

 

Böyle kıymetli hazırlıklara senden de hazırlık ister Mevlâ… 

 

Yine O’nun bir ikrâmı olan ömürden, imkândan, güçten-kuvvetten sarf ederek O’na hazırlanılsın ister. 

 

12 Şubat 1984’te rahmet-i Rahmân’a yürüyen Mahmud Sâmi RAMAZANOĞLU Hazretleri, memleketimizin büyük mâneviyat mimarlarından… Rasûlullah Efendimiz’e uzanan altun silsilenin nurlu halkalarından…

 

Âhiretin, ukbâya hazırlığın iyice unutulduğu, mânevî bakımdan bir buz çağı yaşanan memleketimizi; Necip Fazıl’ın tabiriyle hohlaya hohlaya ısıtan bir avuç Hak dostundan biri… 

 

Dârulfünûn Hukuk’tan Kelâmî Dergâhı’na uzanan, incitmemekle başlayıp incinmemekle biten bir mârifetullah tahsiliyle M. Es‘ad Erbilî Hazretleri’nin rahle-i tedrîsinde yetişti. 

 

•Kâh sohbetiyle, kâh sükûtuyla irşâd etti. 

 

•Hâl ile tebliğin en güzel nümûnelerinden oldu. 

 

•Duâlarıyla ve zikirleriyle irşâd etti.

 

•Eserleriyle irşâd etti. 

 

En çok da; 

 

•Hizmet ve gayret fırsatları genişlediğinde şevkle işe koyulacak vâris nesiller yetiştirerek irşâd etti. 

 

Mahmud Sâmi Efendi’nin eserinde şu rivâyeti gördüm:

 

“Kırkını geçen kimsenin hayrı şerrinden fazla değilse, cehenneme hazırlansın.” (Bakara Sûresi Tefsiri, s. 318-319)

 

Yaşı kırkı geçtiği hâlde hâlâ hayrını artıracak yeterli hazırlık yapmamış bir gafil cehenneme hazırlansın!

 

Tevbe her yaşta makbul. Lâkin kırkından sonra azmak, kırkından sonra bile toparlanamamak kınanacak bir vaziyet. 

 

Bu rivâyet oldukça zayıf imiş. 

 

Fakat; «cehenneme hazırlansın, ateşte oturacağı yere hazırlansın, cehennemdeki yerini hazırlasın» şeklinde tercüme edilen ifadeyle biten sahih birçok başka rivâyet var. En meşhuru:

 

“Kim benim adıma kasten yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Buhârî, İlim, 38) 

 

Merhum İslâm âlimi Ahmed DAVUDOĞLU, şu bilgileri veriyor:

 

“«Cehennemdeki yerini hazırlasın» cümlesi bazı âlimlerce bedduâ olarak yorumlanmıştır. Yani «Allah onu cehenneme yerleştirsin.» 

 

Diğerlerine göre müfterînin hak etmiş olduğu âkıbeti bildirir. Yani; «O kimse cehenneme müstahak olmuştur. Ona hazır olsun!»” (İbn-i Mâce Tercümesi, I, 58)

 

Ya bedduâ ya tehdit. 

 

Rasûlullah Efendimiz’e yalan isnâdı gibi bir başka büyük cürüm:

 

“Kim Kur’ân hakkında bilgisizce konuşursa, cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 11)

 

Dînimizin iki ana direği, iki büyük delili ve menşei Kur’ân ve Sünnet’e bilgisizce, câhilâne ve hâinâne taarruzlarda bulunanlar, cehenneme şimdiden hazır olsun! 

 

Modernist, sünnet inkârcısı ve tarihselcilere ağır bir tehdit. Hazırlık yapıyorsunuz… Hazırlanıyorsunuz… Ama nereye? Tıpkı; 

 

“Çalışır yorulur amma kızgın ateşe girer.” (el-Ğâşiye, 3-4) îkazında olduğu gibi. 

 

Zaten bütünüyle ilim Allah için olmalı:

 

“Her kim Allah’tan başkası(nın rızâsı) için ilim talep ederse veya ilmiyle Allah’tan başkasını murâd ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 23; Tirmizî, İlim, 6)

 

Yalan ile alâkalı da vârid olmuş bu tehdit:

 

“Kim, bir yeşil misvak için bile olsa, benim şu minberim yanında bile bile yalan yere yemin ederse, ateşten oturağını hazırlasın.” (İbn-i Mâce, Ahkâm, 9)

 

“Kim gördüğü rüya hususunda kasten yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Ahmed, II, 331)

 

İftira ile alâkalı da vârid olmuş bu tehdit:

 

“Kim hapis lâzım gelen bir hususta yalan yere yemin ederse, ateşte yüzüstü kalacağı yere hazırlansın.” (Ebû Dâvûd, Eymân, 1)

 

Merhum İbrahim KOÇAŞLI Hoca şöyle îzah getiriyor:

 

“Mahkemede hüküm cihetinden hapis lâzım gelecek bir konuda, başkası aleyhine yalan yere yemin eden kimse, başkasının hakkına tecavüz ettiği ve yalanına Allâh’ı şâhit tuttuğu için, ateşten yerini hazırlasın buyurulmuştur.”

 

Haksızlık ve harama tevessül için de vârid olmuş:

 

“Kim hakkı olmayan bir şeyi iddia ederse bizden değildir ve o kişi cehennemdeki yerine hazırlansın.” (İbn-i Mâce, Ahkâm, 6)

 

Nesebi inkâr için de buyurulmuş:

 

“Kendisinin, babasından başka birine ait olduğunu iddia eden, cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Buhârî, Menâkıb, 5)

 

İslâm’ın asırlar önce evlât edinme uygulamasına ve bir kişinin babası dışında birine nisbet edilmesine karşı tedbir aldığı görülüyor. 

 

Zamanımızda batı menşeli olarak yükseltilen homoseksüel beraberlikleri sözde aile olarak kabullendirmeye çalışıyorlar. Peki bu gayr-i fıtrî beraberlikler nasıl bir aile olabilir ki? Evlât edinmeyle. 

 

İslâm; yetim bakmaya, yoksul gözetmeye çağırıyor. Evlâtları gasp etmeye değil. Evlâtların bir şekilde başka neseplere bağlanması, onları sokağa terk edenlere de bir nevi cesaret ve mâzeret aşılıyor.

 

Kibir için de bu tehdit vârid olmuş:

 

“İnsanların kendisi için ayağa kalkmasından hoşlanan kimse, cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Ebû Dâvud, Edeb, 151-152)

 

Koçaşlı Hocanın îzâhı:

 

“Gönülde kibir tohumu atılacaksa, gelene ayağa kalkmak mahzurludur.

 

Gelen kimse kendisine ayağa kalkılmasını istemeyen, beklemeyen birisi ise ikrâmen ona ayağa kalkmakta beis yoktur.” 

 

Bu îkazlardan, mü’minler hakkında olanlar tabiî ki, ebedî cehennemlik olmayı ifade etmiyor. Fakat îmân üzere ölmek de garanti değil. Hüsn-i hâtime / son nefesi İslâm üzere verebilmek çok büyük bir nimet.

 

Mahmud Sâmi RAMAZANOĞLU Hazretleri’nden hazırlanmak ile alâkalı birkaç mesajla bitirelim:

 

“Akıllı kimseye yakışan odur ki: 

 

•İyi insanlarla sohbeti tercih etsin, 

 

•Gece ve gündüz âhirete hazırlansın, 

 

•Mal ve makama aldanmasın ve 

 

•Uzun uzun emellerle Allah’tan uzaklaşmasın. 

 

Zira dünya fânîdir ve dünya üzerindeki herkes de fânîdir. Öyle ise her an ve her zaman Allah’tan korkunuz.” (Bakara Sûresi Tefsiri, s. 254)

 

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

 

“Şüphesiz ki nur kalbe girince, kalp genişler ve ferahlar.”

 

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunun belli bir alâmeti var mı?” diye sorulunca Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

 

«–İnsanın, aldatıcı dünyadan uzaklaşıp, ebedîlik âlemine yönelmesi ve ölüm gelmeden onun için hazırlık yapmasıdır.» şeklinde cevap vermiştir. (Bakara Sûresi Tefsiri, s. 321)