BAĞI ÇÖZ!

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)

-Beled Sûresi’ne Manzum Tefsir-

 

Yemîn edilmeye lâyık değil mi bu belde?..

Güvenli Mekke’de her can emin ve hür hâlde…

Rasûlüm, öfkeli müşriklerin gözünde ise;

Sen’in canın hedef olmuş, hayat da kor hâlde!

 

Ne yapsalar Sana âit, Sen’in olur bu şehir,

Sabırla bekle Habîbim, sonunda şân ile gir!

 

Duâsı oldun o İbrâhim’in ve hem niyeti,

Halil’le oldu müyesser bu şehrin emniyeti.

 

Babayla nesline olsun yemîn-i Mevlâ ki,

Yarattık insanı bin dert içinde tiryâki.

 

Fakat sanır mı o gāfil, sıkıştırılmayacak?!.

O kim ki kendini âzâde bir adam sayacak?!.

Diyor ki: «Ben boca ettim bu yolda servetimi!»

Riyâ ve cehl ile söylendi: «Kimse görmedi mi?»

 

Benim lütuflarımın karşısında olsa yığın,

Ey insanoğlu! Nedir sanki söyle harcadığın?

Gören şu çifte gözün, hem o dil, o çifte dudak,

Değil mi Rabbinin ikrâmı? İş mi kör olmak?

 

Hayır ve şer, iki yol var, buyur irâde senin:

Ya cennetin gülüsün sen, ya hârısın ateşin!

O göz ki görmelidir hakkı, dil de söylemeli,

Sahîh inanç ile sâlih ameller işlemeli…

 

Fakat yazık nice insan yokuşta kaldı hemen!

Yokuş nedir bilemezsin, o ilmi al Ben’den!

 

Hudâ rızâsına tek yol şu: Merhamet akışı,

Esîri hür bırak, aşmak için o sarp yokuşu…

Bağımlı, borca batık, mültecî, fakir, yoksul,

Esâretin nice şekliyle bağlı bir nice kul,

Seninle hür yaşasın. Çünkü hürriyettir esas.

Ve kendi rûhunu, nefs zincirinden eyle halâs…

 

Veyâ doyur açı, yokluk gününde sofrayı aç,

Yetîme, öksüze, evsiz kalan şu yoksula saç!

 

Yokuş ki bir de inançtır; sahih, nezih, düzgün…

Sabır ve merhamet olsun dilinde can öğüdün.

 

Bu söylenenleri her kim edâ yolunda olur;

Hesap gününde amel defterin sağından alır.

Onun olur; bereket, mutluluk, fazîlet, uğur…

 

Küfürle kim ki bu âyetlerimden ayrı kalır,

Hesap gününde amel defterin solundan alır…

O bâtıl ehli nasipsiz, ateşte kitli kalır!..

 

Şubat-Nisan, 2022

 

vezin: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün