KIRIM SANCISI

M. Nihat MALKOÇ mnm61mnm@hotmail.com

 

Kalbimizi titreten, yanık bir türküsün sen!
Gönülde tazelenen, nâzenin ülküsün sen!
Boynumuz bükük kalır, boynun bükük kaldıkça…
Mâzîyi yâd eyleriz, hayallere daldıkça.
Seni ele yâr etti, güçlülerin atası,

Düşlerimi kanatır, hüzün yarımadası.
Kırım Tatarlarının taşırsın izlerini,
Söyle kim kör eyledi, vicdanın gözlerini?
Bizi tesellî eyler, şanlı mâzînin yâdı,
Akmescid’den duyulur öksüzlerin feryâdı!

Uzağına düşenler, adını anar durur,
Bahtı kara Kırım’a, yürekler yanar durur.
Sitemim Moskof’adır, sana değil sitemim,
Sen özgür kalmadıkça, dinmeyecek mâtemim!
Güller boynunu bükmüş, susmuş şeydâ bülbüller,
Rengini, kokusunu yitirmiş mor sümbüller.
Balyozla kırılmıştır, özgürlüğün kanadı,
Vicdanları kanattı, Moskof’un kör inadı.
Dizlerden derman gitmiş, sarp dağları aşan yok,
Ey şimâlin aslanı, imdâdına koşan yok!
Bugünkü ahvâline hayret eden yok şimdi!
Düzlüğe çıkman için, gayret eden yok şimdi!

Özgürlük savaşçısı, İsmail Gaspıralı,
Bir millet doğranırken, kimse değil oralı.
Bütünün yarısısın, öbür yarın bizdedir,
Bir ayağın çukurda, bir ayağın düzdedir.
Ateşten bahçelerin, kırıl(g)an gülüsün sen,
Moskof’un kıskacında, şimdi bir ölüsün sen.
Zaferi düşte görür, özgürlük savaşçısı,
Mustafa ABDÜLCEMİL, Tatar’ın yol başçısı!
Evlâdın Cengiz DAĞCI, kucağında uyuyor,
Attığın çığlıkları, sağır sultan duyuyor!
Dünyaya haykırmalı, Kırım’ın dâvâsını,
Ölmeden solumalı, Akmescid havasını.

İklimin soğuk ama, yüreğin sıcak senin,
Mütebessim nazarın, mazluma kucak senin.
Ey hüzün coğrafyası, alamadın bir nefes!
Yurdundan evlâ değil, bülbüle altın kafes.
O kelepçeli hâlin, içimizi acıtır,
Baş tâcı ettiklerin, başımızın tâcıdır.
Kan kırmızı şafakta, gölgenden kan çekilir,
Seni üzgün gördükçe, bedenden can çekilir.
Gün gelecek Kırımlı, yurduna kavuşacak!
Yeşerecek bahçeler, kederler savuşacak…