ZULMETTEN NÛRA

Hakkı ŞENER sairimam01@hotmail.com

Gel kardeşim aç da gönül gözünü,
On dört asır evvel olanı seyret.
Zulüm kaplamıştı tüm yeryüzünü,
Altı yüz seneye varmıştı fetret.

Kan, gözyaşı oluk oluk akarken,
Mazlumun feryâdı Arş’a çıkarken,
İnsanlık umutla ufka bakarken;
Mekke’de bir yetim doğdu nihayet.

Dağların ucundan şavkıdı bir nur,
Nice gönülleri kapladı sürûr,
Yerler, gökler O’nu methedip durur;
Muhammed’dir adı Nebiyy-i Rahmet.

Güllerden güzeldi, mübârek yüzü,
Hikmet hazinesi, tatlıydı sözü,
Sadâkat timsâli, doğruydu özü;
Emîn’di lakabı, hasmı ihânet.

Her seferden büyük kârla dönerdi,
Geçtiği vadiye rahmet inerdi,
Mevlâ’m bize örnek diye gönderdi;
O’ndaydı fazîlet, ismet, asâlet.

Tertemiz ömrüyle tam kırk yaşında,
Müjde geldi Nur Dağı’nın başında,
Cebrâil okuyor O da peşinde;
Böyle ezberlendi inen beş âyet.

Yürüyüp evine geldi böylece,
Dedi; «Bana kimler inanır sence?»
«Önce ben inandım.» dedi Hatice;
Böylece hâneden başladı davet.

Gördü onlardaki bu güzel hâli,
Hakikati sorup öğrendi Ali,
Kutlu kelimeyi söylerken dili;
Vefâya, çileye olmuştu namzet.

Îman nasip oldu köle Bilâl’e,
Başladı işkence, bitmeyen çile,
Uzattılar O’nu kavrulan çöle;
Yıldırmadı asla bunca eziyet.

Sonsuz bir aşk vardı Ebûbekir’de,
Gönlü tefekkürde, dili zikirde,
Hep yanında oldu sözde, fikirde;
Daveti duyunca dedi ki: «Evet!»

Zâlimler çölde bir ateş yaktılar,
Bir garibin omuzuna çöktüler,
Sırt üstüne alevlere yıktılar;
Canlı kebap oldu Habbâb bin Eret.

Îmandı, ihlâstı bütün çabası,
Yıkıldı başına köyü, obası,
Ammâr’ın annesi bir de babası;
İlk onlara nasip oldu şehâdet.

Zâlimler bir akşam yine derildi,
Ömer’e mühim bir hedef verildi,
İşi öldürmekti kendi dirildi;
İşledi gönlüne nûr-i hidâyet.

Hâller endişeye saldı Kureyş’i,
Dediler: «Ne olur bırak bu işi!»
Dedi: «Mümkün değil ayı, güneşi;
Getirip elime verseniz şayet!»

Zulmün, işkencenin sonu gelmedi,
Kâfir inat etti, bir gün yılmadı,
Mekke’de mü’mine hayat kalmadı;
İlâhî izinle başladı hicret.

Gelince bir gece sefer zamanı,
Yanında yoldaşı Sıddîk, yârânı,
Yatırdı yerine Şâh-ı Merdân’ı;
Dedi: «Emâneti yarın teslim et!»

Gece karanlıkta yollara çıktı,
Dönüp de hasretle Mekke’ye baktı,
«Yüreğimde senin sevgin mutlaktı;
Bırakmazdım mecbur olmasam elbet!»

Böyle yazdı Kul Hakkı’nın kalemi,
Bitmez yüreğinde Dost’a özlemi,
Murâdı anmaktır Fahr-i Âlem’i;
Bu küçük ameli Rabbim kabul et!..