SEVGİLİLER SEVGİLİSİNE…

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

Son Peygamber Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan engin sevginin çeşitli şekillerde ifade edildiği şu mübârek «Mevlid-i Nebî» günlerinde, biz de karınca kararınca, âcizâne olarak kendimiz ve ümmet adına, «Âlemlere Rahmet» olarak kâinâtı teşrif eden «Sevgililer Sevgilisi»ne olan sevgi ve muhabbetlerimizi O’nun şahs-ı mânevîsine takdim etmek dileğindeyiz…

Ey Ümmetin İftihar Kaynağı!..

«Sana» olan sevgimizin îzâhında kelimeler kifâyetsiz, cümleler yetersiz, övgüler küçücük kalır. Kâinâtın eşsiz sahibinin Habîbi’sin. Habîbullah sıfatına nâil olan tek peygamber Sen’sin. (Tirmizî, Menâkıb, 1, 3616) Melekler yedi kat semâda «Sana» en güzel övgüleri ifade ediyor ve en tayyib salât ü selâmları yolluyorlar. Bu nezih medh ü senâların yanında bizimki ne kadar kalır? Deryâda katre misâli! Ama olsun bizler de ümmetin olarak «Sana» olan sevdalarımızı cılız kelimelerimize yüklemek istiyoruz…

Cılız ama samimî, içten ve her türlü maddî sevgiden arınmış olarak yalnızca, «Sana» mahsus… «Sana» ait muhabbetlerimizi yüreğimizin en derin, en nezih köşelerinden gelen aşkın bir sevgiyle takdim etmek istiyoruz Ey Gönlümüzün Nazlı Sevgilisi…

«Ey Sevgilimiz», «Ey Kâinâtın En Mükemmel İnsanı», «Ey En Güzel Kul», «Ey En Güzel Rasûl», Hazret-i Muhammed Mustafâ -aleyhissalâtü vesselâm-. «Sen» gönlümüzün nûrusun, rûhumuzun ışığısın, yüreklerin parıltısısın. Eşsizsin, örneksin, öndersin. «Sen» âlemlerin güneşi, kâinâtın solmayan tek gülüsün…

Ahlâkın bâkî, yolun hâdî, yüreğin ganî, sevdan ulvîdir «Sen»in. «Sen» ki; dünyaya gelmiş geçmiş en muhteşem şahsiyetsin, en pak ve en nezih soydan gelensin, en mükemmel davranışları tavırlarınla serdedensin. «Sen» ümmetinin ve âlemlerin üzerine doğan en parlak nursun. İnsanların en emin oldukları eminlerin emîni «Sen»sin. Yanık gönüllerin tabîbi «Sen»sin. Hikmetli sözlerin, yüreğimizi ferahlatan şifâdır. Yolun, huzur getiren tek yoldur. Ey huzurun, mutluluğun kaynağı… Ey en güzel sevgilerin kendisinde odaklandığı, ey En Sevgili! «Sana» olan sevgimizi, muhabbetimizi artır, bizi «Sen»in sevgine sevdalananlardan eyle.

Âşığız «Sana», seviyoruz «Sen»i tâ yürekten. Sözlerini elimizden geldiğince tutmaya çalışıyoruz, sünnetlerini yaşamaya ve yaşatmaya var gücümüzle gayret ediyoruz elhamdülillâh. Sen şu bozuk dünyada tutunacağımız yegâne varlıksın. Hâl ve davranışlarda örnek alınacak biricik menbâsın. Peygamberler pınarından fışkıran en ulvî ve en kudsî rahmet «Sen»sin. «Sen» gönüllere hâkim olması gereken sevgisin, Sen hasta kalplere şifâsın, dertli sînelere dermansın…

Hasretinle yanıyoruz, sevginle huzur buluyoruz, «Sen»in yolundan gidince «Sen»inle buluşacağımızı umuyoruz. Nurlu sözlerin ışığımız, muhterem kişiliğin rehberimizdir. Tüm yollar «Sen»in ulvî prensiplerinle aydınlanır, tüm problemler «Sen»in yüce hükümlerinle çözülür. «Sen» açılmaz kapıları açansın… «Sen» kalplere nursun… «Sen» siyahı ak edensin. «Sen» gönülleri fethedensin… «Sen» Hakk’ı en güzel zikredensin… «Sen» günahkârların elinden tutansın… «Sen» cennete kavuşturansın… «Sen» her şeysin… «Sen» kâinatta vâr olan her varlığın varlık sebebisin…

Muhteşemsin, mübâreksin, mükemmelsin, mükerremsin, muhteremsin, münevversin, Efendim… Mekînsin (Hak katında yüce mertebelere erişmiş), Metînsin (Hak emrini sağlam yapan), Fâzılsın (bütün fazîletlerde en ileride olan), Tâhirsin (bütün ayıplardan arınmış), Tayyibsin (en temiz olan), Seyyidsin (peygamberlerin ve mü’minlerin efendisi), Kâmilsin (mahlûkatın en eksiksiz ve kusursuz olanı)…

Yaratılmış mahlûkatın arasında en seçilmiş olan ve ilâhî sırlara en âgâh olan Nebî’sin «Sen»… Ve yine arada hiç perde olmadan Cenâb-ı Hak ile görüşen biricik Peygamber «Sen»sin.

Bizlere fânîliği hatırlatan, bâkîliğin hakikatini muştulayan muhteşem ve eşsiz müjdeci «Sen»sin. Kıyâmet günü; ümmetine sahip çıkacak, azaptan kurtaracak, şefaatiyle cenneti bulduracak tek imdat kapısı «Sen»sin.

Sen mü’minlerin sürûru, çorak gönüllerin ışığı, yürek Kâbemizin yegâne kılavuzusun.

Sen hayatınla bütün insanlığa göz kamaştıran öyle ibretli tablolar bıraktın ki; o eşsiz vakalara bakan, âdeta Sen’in muhteşem ahlâkının izlerini gönül gözüyle rahatlıkla görebilir.

Sergilediğin hayat vesikalarında, kâinâta bakışının kutlu nazarlarını idrak edebilmek çok zor değil.

Ortaya koyduğun ilâhî hakikatler, emsalsiz örnek teşkil eden her bir davranışın, ağzından bal damlar gibi dökülen kudsî sözlerin bizlere ne içli hayat ölçüleri şimdi…

Ey yüce Rasûl!

Sen dillerden hiç düşmeyecek olan en eşsiz nağmesin…

Sen ki her hâlinle baştan ayağa nursun…

Ey Efendim!

Sen bozulan hissiyâtımıza dermansın…

Sen hasta gönüllerimizin ilâcısın…

Sen yeniden diriltmeye çalıştığımız ruh dünyamızın kahramanısın…

Sen’siz olmaz…

Sen rahmetsin, Sen bereketsin…

Sen îmânın kutlu rehberi, Sen ibâdet vecdisin…

Sen ihlâssın, Sen ihsansın, Sen ikramsın, Sen takvânın zirvesisin…

Sen Habîb-i Kibriyâsın…

Mü’minlerin sevinci Sen’sin, ümidi de Sen…

Günahlarla kararan kalplerin aydınlık ışığı Sen’sin…

Alvarlı Efe’nin buyurduğu gibi; «Cemâli gül gibi rahşân» olansın Sen…

Dileriz Cenâb-ı Hak’tan, bizleri muhabbetullah ufuklarında gezdiren muhabbet-i Rasûlullah sevdası gönüllerimizin güneşi olsun.

Dileriz; O Kutlu Nebî’nin îmânı, ibâdeti, ahlâkı, muâmelâtı mü’minlerin hayatına bahar solukları getirsin.

Dileriz; O Habîb-i Kibriyâ’nın hayatındaki muazzez pratik yaşantı kesitleri, bozuk hayatlara mümtaz ölçü nümûneleri getirsin.

Dileriz; O Rasûl-i Muhterem’in her biri ayrı yıldız şahsiyet olan kutlu sahâbe arkadaşları, O’nu nasıl sevdilerse şimdiki müslümanlar da aynı muhabbetle O’nu sevsinler.

Neticede yüreklere, ruhlara feyiz nurları yağsın. İnsanlık aydınlansın, karanlıklar ışısın, zulmetler bitsin, acılar dinsin.

O Habîb-i Kibriyâ; herkese, her mekâna rahmet olsun inşâallah.

Ey en yüce makamların sahibi, ey Hâtem-i Enbiyâ, ey Seyyidü’l-Kevneyn (dünya ve âhirette yaratılmışların efendisi)!

Ne olur; bu kırık dökük, hadsiz senâ ve hitaplarımızı hatasız olarak kabul et. Bizleri «Sen»in sevgi ummânına gark eyle ve biz ümmetini şefaatine mazhar eyle…

Allahümme Salli alâ Seyyidinâ ve Nebiyyinâ Muhammed…