198. Sayı TAKDİM
Kıymetli Okuyucularımız,
Cihâdın en büyüğü, nefse karşı yapılan.
O hâlde zaferin en büyüğü de nefse karşı kazanılan.
Yani hiçliğin zaferi…
Tevâzu ile gelen izzet…
Alçakgönüllülük ile gelen yücelik…
Şükür ile gelen bereket ve kıymet…
Merhamet ile gelen rahmet…
Takvâ ile gelen kerem…
Bu hakikatleri idrâk ettiren en mühim husus, Rabbimiz karşısında muhtaçlığımızı ve acziyetimizi müdrik olmamız.
Âyet-i kerîme bizi kendimize getirme hitabında:
“Ey insanlar! Allâh’a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O’dur.” (el-Fâtır, 15)
Kevnî bir âyet olan korona da, aynı acziyeti suratımıza vurmakta. Bütün sun’î kabarmalarına rağmen bilimin ve teknolojinin bir balon gibi şişirildiğini ortaya koyuyor.
Gerçek zafer nefsimize karşı kazanılacak güzel ahlâk hamlelerinde. Önce Rabbimiz’in azamet, kudret ve kıymetini idrâk edip, nankörlükten kurtulmalı:
“Ey insan! Seni şekilsizlikten en güzel şekilde birleştiren Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (el-İnfitâr, 6-7)
Hicrî sene başının hicret, 10 Muharrem’in şahsiyet ve ağustosun zafer tedâîleriyle beraber dosya mevzumuz:
İlâhî Azamet Karşısında İNSAN ve HİÇLİK
Kötü ahlâktan güzel ahlâka, Hüseynî bir şehâdet aşkıyla hicret edeceğiz ve zafere erişeceğiz inşâallah.
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Rabbimiz’in, Fahr-i Kâinât Efendimiz’i terbiye ediş ölçülerine çekti dikkatimizi:
“Allah; O’nu, O’na yaşattıklarıyla terbiye etmiştir. İnceden inceye tefekkür etmeliyiz:
Allah, O’na;
•Neler yaşattı?
•Hangi çileleri ve sıkıntıları yükledi?..”
Bu teşhisten sonra tedavi de, her maddeye; «–Ben tâlibim yâ Rasûlâllah!» diyebilmek.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «İslâm’da Benlikten Kurtuluş ve Kesrette Vahdete Eriş» başlıklı makalede, «Enâniyete İptal Damgası»nı vuran şahsiyetlerden misallerle cemâlî vasıflarla müzeyyen olarak Cenâb-ı Hakk’a vuslat yolculuğunu kaleme aldı.
Kıssaların dilinde Hazret-i Mevlânâ’nın bir hikâyesi üzerinden; «Nasihatin Faydası», kadere îmânın emniyeti gibi hisseler var.
Muharrirlerimiz; Muharrem ve Aşûre geleneği, hicret gibi mevzuları etraflıca ele aldılar.
Salgın tedbirlerinin, ihmal bahanelerine dönüşmemesi îkazlarında bulundular.
Âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şeriflerin rehberliğinden hayat dersleri devşirdiler.
Şikâyeti unutma sanatına temas ettiler.
Tarihten süzülen nükteler ve anekdotlar da, güzel ahlâktan daha kalıcı bir meziyetin olmadığına şâhit.
Bu sayımızla emekli hâkim Mehmet MENCET Beyefendinin adâlete ve muhakemeye dair, günümüze ışık tutan hâtıraları da tekrar başlıyor.
Şairlerimiz de nefisle mücadele günlüklerinden, Ehl-i Beyt’in yâdına ve Malazgirt’in tebrikine dair ilhamları kayda geçtiler.
Yüzakıyla…