HAKİKÎ İLİM

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi

Zihinler, sadece bilgi arşivi olduğunda hiçbir kıymet ifade etmez. Çünkü o bilgiler, insanı şerden muhafaza etmiyor. Bilâkis zâlimliğin en vahşîsini sergilemeye basamak oluyor. Yeryüzünde yapılan zulümler, hep böyle kuru bilgilerin eseri. Dolayısıyla;
Gerçek bilgi, irfân ile mücehhez olduğunda tecellî eder. İlim, ilâhî muhabbete ve rızâya basamak olduğunda makbul ve faydalı olur.

Kuru bilgi, isterse fıkıh bilgisi olsun yine de faydasızdır.
Çünkü fıkıh da ancak gönüldeki takvâ ile yoğurulduğu
ve piştiği nisbette kıymet kazanır.
Bu sebeple;
Hazret-i Mevlânâ sadece zâhirî ilimlerin zirvesindeki hâlini; «Hamdım!» tabiriyle ifade eder. Mânen tekâmül edip takvâ ile yoğurularak çile ateşinde kıvâma gelmesini; «Piştim!» ifadesiyle anlatır. Aşk ile kavrulma safhasını da; «Yandım!» diye hulâsa eder.
İşte gerçek ilim budur. Gerçek bilmek de, insanı
bu noktada «mârifetullah» kapısından irfâna eriştiren ve
Allâh’a ulaştıran böyle bir ilimdir.