İSTANBUL SİSLİ BUGÜN

M. Nihat MALKOÇ mnm61mnm@hotmail.com

 

Güneşe gölge düştü, İstanbul sisli bugün,
Kâm gama tebdil oldu, gönüller yaslı bugün.
Bulutlarla örtüldü efsunlu güzelliğin,
Ey şehirler güzeli, vefâydı özelliğin!..
Tarihin kadîm şehri, kimler kandırdı seni,
Peri gibi görünüp «od»a yandırdı seni.
Seni tanıyamadım, ey lâleler diyarı!
Söyle nasıl bozuldu terazinin ayarı?

Sen ki şerefyâb oldun, Peygamber’in sözünden,
Ey müjdelenmiş şehir, niçin döndün özünden?
Garp rüzgârı söndürdü, umudun çerağını,
Yazık ki göremedin, hakikat durağını.
Niçin geriye gittin, zamanı aşan şehir?
Mekâna hapsedildin, mekândan taşan şehir!
Karıncalar aynada kendini görürken fil…
Olmanı arzulardık çeyrek yüzyıla kefil.

İnsanoğlu ne çabuk unutuyor dününü,
Ağlanılacak yerde, gün ediyor gününü.
Köprüleri atanlar, köprü başında şimdi.
Hâinle iş tutanlar neyin düşünde şimdi?
Hâline üzülüyor Sultan Fatih mezarda,
Kardeş zannettiklerin sattı seni pazarda.
Kadıköy nanik yapar Sultanbeyli’ye karşı,
Mazlumların gözyaşı titretir yedi Arş’ı.

Dünyevîleşen insan, göremedi oyunu,
Aynı kefeye koydu İsmail’le koyunu.
İyi görünmüyorsun, derdine bir devâ bul!
Çıkar o dar gömleği, mâzîne dön İstanbul!..
Uzak değil vuslatın, fecir vakti gelecek,
Hakk’a adanmışların ecir vakti gelecek.
Elbet bir gün yanacak bu şehrin kandilleri,
O gün aşkla açacak dost bağının gülleri.