167. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

YOLCULUK NEREYE?

Yolculuğun nereye olduğunu bilmek için yolu görmek lâzım. Yolu, fakat yolun sonunu da. Uzun bir yolun sonunu nasıl görebiliriz ki? Görmek mecâzî…

Mevlânâ Hazretleri;

“Yolun sonunu gör!” diyor. “Aynadaki son nakşa bak!”

“Sen, ey ilkbahar güzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse! Bir de sonbaharın sararmış hâline ve soğukluğuna bak!”

Yol da mecaz… Mevsim de… Asıl maksat insanın ömürlük yolculuğu:

“Güzel bir çocuk; bakarsın, güzelliği ile halkın sevgilisi olmuştur. Bir müddet sonra, beli bükük bir ihtiyara döner!”

Rabbimiz’in îkazını hatırlamalı:

“Kime uzun ömür verirsek, Biz onun gelişmesini tersine çeviririz…” (Yâsîn, 68)

Bu Kur’ânî tâlimat, şöyle hitâma erer:

“Akletmiyorlar mı?” Düşünmüyorlar mı? Yolun sonunu görmüyorlar mı?

Ferdî boyut böyle. Medeniyet, tarih ve toplum boyutunda da yolun sonuna bakmalı:

Üzerimizdeki güneş; bir müddet Firavunların, Hâmanların, Nemrutların, Âdların, Semûdların saraylarını, köşklerini, hazinelerini aydınlatan, sonra da harabelerinin üzerine haşmetle doğan aynı güneştir. Lâkin o gösterişli sarayları bugün köpekler ve baykuşlar şenlendiriyor!

Duvarlarda takvim değişirken, tarihlerde yıl değişirken, ömür muhasebesine atf-ı nazar etmek âdetini, Ocak sayımıza taşıdık. Yolun sonu ihtiyarlık ve emeklilik çağı… Sekülerleşme belâsı, bu muhasebeyi dahî çalıyor elimizden. Ölüm ötesine, âhirete değil, hedef şaşırtarak son istasyona, «konforlu bir yaşlılık çağı»na odaklanmaya davet ediyor. Yaşlanabileceğimiz bile garanti değil. Fakat öbür âleme gideceğimiz kesin…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; yolculuğun cennete mi yoksa cehenneme mi olduğunu anlamak için, hayatın rotasına bakmanın zarûrî olduğunu vurguladı başyazıda. Hayatın rotasını ise, hayatı yaratana ve elçisine sormak gerektiğini hatırlattı.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi’nin; «O j Ne Öğretti?» yazı dizisi geçtiğimiz ay tamamlanmıştı. Bu serî, çok güzel makalelerin ilâvesiyle «15’inci yıl Hediye Kitabımız» hâline geldi. Muhterem müellif, yeni bir makale serîsine başlıyorlar: «Kur’ânî Tâlimatlar…» Birinci makale ise; «İslâm’da Cihad». Son nefese kadar can ve malın, her türlü imkânın Hak emrine takdimi mânâsındaki cihâdı doğru anlamak, son yıllarda batı kaynaklı ve tesirli iftiralardan muhafaza olabilmek için zarûrî…

Sır ve Hikmet İncileri bölümünde; Mevlânâ Hazretleri’nin özlü ve hikmetli sözleriyle; «Oku!» emrinin; «Dinle!» ile tefsirine kulak veriyoruz.

Muharrirlerimiz, ömrün tefekkürüne yoğunlaştılar. Yeni bir yılı, yeni bir başlangıç azmine vesile saydılar. Yine her mevzuyu olduğu gibi, ömrün tefekkürünü de; tecrübeyle, hâtıralarla, bizim medeniyetimizle harmanladılar. Ferdî ve içtimâî boyutlarıyla namaz, aile ve nefis terbiyesi…

Necip Fazıl’ın Reis Bey piyesindeki merhamet ve vicdan vurgusunu, Hazret-i Nuh’tan bugüne deniz taşımacılığını, Bâyezîd-i Bistâmî’den Münevver AYAŞLI’ya irfan ve kültür tarihimizden sîmâları dosyamızda zevkle okuyabilirsiniz.

Elbette ki gönül tellerinize dokunacak şiirlerle…

Bu cihandan biz de geçeriz, geçeceğiz.

Mühim olan, buranın bir misafirhâne olduğunu ve bu hanın iki kapılı olduğunu unutmamak…

Yüzakıyla…