ZAMAN ve MEKÂN

ŞAİR : Harun ÖĞMÜŞ

Çekip durur bizi mâzîye eski hâtıralar,
Gönülde her birinin çok değerli bir yeri var.

Tabî yaşandığı yerler de öyledir bizce
Gidersek ağlarız orlarda belki, sessizce…

Kısıklı, Çamlıca, Kuzguncuk, Üsküdar, Salacak;
Ümîdimiz o ki mâzîye bir geçiş olacak.

Ve eski günleri bir el diriltecek derhâl…
«Zehî tasavvur-ı bâtıl, zehî hayâl-i muhâl»*

Ne var ki gerçeği bir türlü görmek istemeyiz,
Biz eski biz değiliz; yer o yer değil, demeyiz!

O eski yerlere gitmekte eyleriz ısrar,
Her akşam onların aşkıyla kalbimiz sızlar.

Bırak inâdı be gönlüm, bırak da hakka eğil:
Zamânı özleriz aslında biz, mekânı değil!

Eminönü’nde çıkarken vapur güvertesine,
Bu duygulardan uyandım kanatların sesine.

Dedim semâda kovarken görünce birbirini:
Nasıl da özlemişim sâhi martı seslerini!

Şu ânı geçmişe hasretle duymamak ne ziyan!
Hayâtı böyle karartır mı rind olan insan?

Sen âh u vâh ile öldür bulunduğun ânı,
Zamânı geldi mi sarsın onun da hicrânı.

Sonunda katlanıp üst üste böyle hicranlar;
Hep iştiyâk ile geçsin, yaşanmasın anlar!

Cihanda bilmiyorum ben senin kadar müsrif!
Bu denli ömrünü zâyî eder mi bir ârif?..

Bitip tükenme nedir bilmeyen bu yollarda,
Gözüm kamaştı demez, çıksa karda rüzgârda.

Ayaklarıyla değil, tâze hisleriyle yürür;
Yaşar hep ânı da mâzîyi arkasında sürür!

vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün
(fa‘lün)

______________
* Ahmed Paşa’ya ait bu mısrayı, aynı vezinde
günümüz Türkçesiyle şöyle söyleyebiliriz:
Aman ne olmayacak şey, aman ne tatlı hayâl!