I. MUHTACIZ MERHAMETE

ŞAİR : GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com

Bakışları küskün, hayali yıkık,
Dünyadan umudu kesilmiş artık,
Kendini unutmuş sağır insanlık…

Merhamete muhtaç tümden kâinat,
Merhamete muhtaç bütün mevcûdat,
Dünyayı ateşe atar kör inat…

Zâlimin zulmünü duymaz insanlık,
Adâleti başa koymaz insanlık,
Merhamete muhtaç, doymaz insanlık…

Merhamete muhtaç koca Afrika,
Merhamete muhtaç akıl ve zekâ,
Aslına dönmeli fıtrat mutlaka…

Merhamete muhtaç Kudüs, Arakan,
Merhamete muhtaç Filistin’de can,
Merhamete muhtaç Doğu Türkistan…

Merhamete muhtaç Halep, Şam, Bağdat,
Merhamete muhtaç kaç yürek; imdat!
Gözyaşı üstünde sürmez saltanat…

II. MERHAMETİN OCAĞI

İbrahim’e gülen o gül ateşin,
Biriken külünde, merhamet vardır.
Ananın, babanın, bacı-kardeşin,
Tevekkül hâlinde, merhamet vardır.

Müjdeli günlerin her seherinde,
Mühür gibi tam şuramda, derinde,
Tutamayıp gözyaşını yerinde;
Sır duâ selinde, merhamet vardır.

Rahmet gergefinde şevkle dokunan,
Semâsında kutlu çağrı okunan,
Gözü kara, yalnız Hak’tan sakınan;
Yiğidin elinde, merhamet vardır.

Hak rızâsı, deyip ummanlar aşan,
Nerde mazlum varsa imdâda koşan,
Aşılmaz dağları bir bir dolaşan;
Ecdâdın yolunda, merhamet vardır.

Unutur kendini dostun derdinde,
Siler gözyaşını koymaz ardında,
Merhamet timsâli Türklük yurdunda;
Sevdanın yelinde, merhamet vardır.

Yürek kabarınca akıllar şaşar,
El uzatmak için ufuklar aşar,
Merhamet sel olur, göklerden taşar;
Yokluğun çölünde, merhamet vardır.

Gönlündeki has besteyi dinlerken,
Garibin derdine sefer eylerken,
Nâzenin makamda türkü söylerken;
Sazının telinde, merhamet vardır.

Şefkat denen pınarlardan süzülen,
Boncuk boncuk alnımıza dizilen,
Rahmân diye başköşeye yazılan;
Duygunun dilinde, merhamet vardır.

Türkiye zulmete, güneş çağıdır,
Hira’dan beslenen Tanrı Dağı’dır,
Merhamet bahçesi, şefkat bağıdır;
Kökünde, dalında; merhamet vardır.

Nefretin ağzına gem vurulurken,
Yanan yüreklere em vurulurken,
Zâlimden, zulümden dem vurulurken;
Türklüğün ilinde, merhamet vardır.