«8 MART KADINLAR GÜNÜ» MÜNASEBETİYLE

YAZAR : Nurten Selma ÇEVİKOĞLU

Kadın en mükemmel ve son din olan İslâm ile yücelmiştir. Bu yüce dînin önderi, insanlığın iftiharı, en güzel ahlâkın timsâli Hazret-i Peygamber -aleyhissalâtu vesselâm-’ın kadınlara karşı davranışlarındaki yumuşaklık, nezâket ve hakperestlik, kadına nasıl bakılması gerektiğini açık ve net olarak ortaya koymuştur. Hazret-i Peygamber -aleyhisselâm-, kadın haklarını en doğru kullanan ve onun kutsiyetini pratik uygulamalarıyla bütün dünyaya ilân eden tek liderdir. Bugünkü insanlığın kadına bakışındaki ölçüsüzlük ve seviyesizlik, bu hakikatin icrâ edilmediği gerçeğini bir kere daha ispatlıyor.

Biz de diyoruz ki, problemlerimizin çözümünü yanlış yerlerde ve yanlış adreslerde aramayalım. Problemin cevabı yanlış sorularla bulunmaz. Doğru adres, doğru cevaplar İslâm’ın ve onun rehberi Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ın hayat dolu uygulamalarındadır. Kadın konusunda olduğu gibi her sıkıntılı durumla karşılaştığımızda kendi kıstaslarımız, kendi inançlarımız dâhilinde problemlerimize çözümler aranmalı ve bulunmalıdır.

YÜCE İSLÂM’IN KADINA BAKIŞI

✳ Yüce İslâm dîni; kadınların, tarih boyunca mâruz kaldıkları bütün menfî durumları tümüyle ortadan kaldırmış, getirdiği ilâhî menşeli hüküm ve prensiplerle, kadının aleyhine işleyen kanun, örf ve âdetleri kökünden kazıyıp yok etmiştir.

✳ Yüce İslâm dîni; kadının pazarlarda alınıp satılan bir eşya olmadığını, her şeyden önce onun bir insan olarak değeri bulunduğunu ve toplumun en küçük birimi olan ailenin kurulmasında, erkeğin bölünmez bir parçası olduğunu, onsuz erkeğin eksik ve yarım kaldığını çok açık ve net olarak ifadelendirmiştir.

✳ Yüce İslâm dîninde, kadın; şefkat, merhamet ve hürmet duyulması gereken asil ve nezih bir varlıktır.

✳ Gelmiş-geçmiş ve O’ndan bir başkası daha gelmeyecek olan, kâinâtın örnek insanı Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz; kadınların nârin, nâzik, ve kibar olduklarına işaretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir.

✳ Hazret-i Peygamber -aleyhissalâtu vesselâm-’a ilk inanan ve O’na en büyük desteği veren hanımı Hazret-i Hatice -radıyallâhu anhâ- Annemiz’dir.

✳ Dînimizde kadına o denli ehemmiyet verilmiştir ki, sırf kadınlarla ilgili iki sûre inmiştir. Bunlar; Nisâ (=Kadınlar) Sûresi ve Meryem Sûresi’dir.

✳ Aile binasının kurulmasında emsalsiz bir yeri bulunan kadına gerçek değerini veren İslâm dîni, onu düştüğü yerden kurtarmış ve toplumda kendisine bahşedilen bu mevkii koruyabilmesi için bazı hükümler koymuştur. Kadının eskiden bulunduğu kötü durumlara bir daha sürüklenmemesi ve toplum içerisinde kendisine yakışır yerde dimdik ayakta kalabilmesi için, kadına önemli vazifeler yüklemiştir.

✳ Yüce İslâm dîni; kadının mes’ûliyetine verilen vazifeleri yerine getirdiği sürece yükseleceğini ve toplumda kendisine lâyık değeri kazanacağını vaz ediyor. Fakat kendisine verilen bu ulvî görevleri yerine getirmeyen kadınların, kendi varlıklarını kötüye kullanıp kadınlık şereflerini korumadığı takdirde; ruh yapısının zedelenip mânen çökeceğini, kıymet ve îtibarını yitirip eski sefâlet günlerine geri döneceğini ve değerini kaybedeceğini ihtar etmiştir.

✳ Bu ihtara uymayan kadın; kadınlık vasıflarını terk ettikçe düşen, düştükçe de hürmete lâyık hâllerini kaybeden bir vaziyete gelmiştir. Devrimizde kadın, daima yenilen ve her yenilişinde galip ilân edilen bir pehlivan durumundadır. Bunu bir annenin çocuğunu dövdükten sonra, ağlamasın diye ağzına şeker vermesine benzetebiliriz. Evet, ne yazık ki kadın, insanlık dünyasında; «Hürriyetini kazandın!» yaygarasına aldanarak bugün içinde bulunduğu felâketlere sürüklenmiştir. Bu senaryolar, batıdan gelmiştir. Hâlbuki batı medeniyeti, erkek gibi kadına da mutluluk getirmemiştir. Hattâ daha çok kadının rûhî ve maddî değerlerini silip süpüren bir zihniyeti yerleştirmekle kadını mutsuz kılmıştır.

✳ Hem dünya tarihinin hem de İslâm tarihinin yapraklarını bir bir çevirip okuduğumuzda görürüz ki; kadın, İslâm’ın yüce prensiplerine sâdık kaldığı sürece, şerefini ve toplum içindeki îtibarını zirveye yükseltmiştir.

✳ Ne zaman ki kadın, İslâm’ın kutsî prensiplerine sırt çevirip uzaklaşmış ve onları hiçe saymıştır; işte o zaman zarfında, değerini kaybetmiş ve gazete sütunlarında, reklâm afişlerinde, fuhuş yapılan ahlâksız mekânlarda; kendisine emânet olarak bahşedilen en mahrem yerlerini, cüretkârca teşhir ederek istismâr edilmiş ve bir ticaret malı gibi kullanılmıştır.

✳ Para kazanmak, vurgunlar vurup servet sahibi olmak isteyen birtakım art niyetli kişi ve kuruluşlar; kadını istismâr edip toplumun temel taşlarını yetiştirme görevi olan bu değerli varlığı, değersiz hâle getirmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Kadını âdeta ahlâksızlığın sembolü hâline getirdiler. Onun en mahrem yerlerini herkese peşkeş çekercesine hayâsızca sergilediler ve en acısı da bunu bizzat kadının kendisine keyifle yaptırdılar. Ne yazık ki nice gafil kadın da; bu şerefsiz işi; şan, şöhret ve şeref olarak gördü ve öyle bir aldanışa sürüklendi ki dünden bugüne şikâyetlenmemize kadar meseleyi vardırdı. Bunun neticesinde kadın; değerini düşürdü, kadınlık îtibarını zedeledi. Ardından da nesiller bozuldu.

✳ Maalesef art niyetli, keselerini doldurmak isteyen, kadının güzelliklerini kullanarak para kazanma meraklısı olan ahlâksız ve iz‘ansız şahıslar, hattâ müesseseler; kendi çirkin emelleri için kadını kullandılar.

✳ Ailesinin eşsiz sultanı, yuvasının ve yavrusunun yegâne koruyucusu bu kıymetli varlık; en basit gazetelerde boy gösteren âdî bir duruma düşürülmüştür. Kadına; «özgürlük» kisvesi altında kocasına isyanı, büyüklere saygısızlığı, küçüklere merhametsizliği, akraba-arkadaş-komşuya nezâketsiz davranmayı öğrettiler.

✳ İslâm düşmanları; «kadın hakları» perdesi altında, kadını öz benliğinden uzaklaştırarak, onu kandırıp doğru yoldan ayırdılar.

✳ BU SEBEPLE; EY MÜSLÜMAN KADINI! UYAN GAFLET UYKUSUNDAN…

✳ İSLÂM’IN SANA GETİRİP SUNDUĞU KURTARICI ESASLARA DAYAN!

✳ İŞTE O ZAMAN SANA BÜTÜN GERÇEKLER OLUR AYÂN…

Ey müslüman hanımefendi!

✳ Sen bu dünyaya boşuna gelmedin. Dünyaya gelişinde nice hikmet ve sebepler var. Sen başıboş dolaşasın diye yaratılmadın. Yapacak olduğun birçok görev ve mes’ûliyetlerin var. Bunları yerine getirdiğinde, toplum içindeki mümtaz yerini almış olursun.

✳ İslâm’ın temel prensiplerini yerine getiren kadınları düşün. Onlar ne ağır şartlar altında yaşamışlar, bin bir türlü zorluk ve meşakkat içinde İslâm’ın çizdiği nurlu ve vakarlı yoldan hiç ayrılmamışlardır. Haydi, sen de kalk ve artık onların yoluna revân ol!..