Hayat Yolculuğunda Unutamadığım Kareler -30-
YÂ RABBÎ! SÖYLE VERSİNLER!

YAZAR : Mehmet MENCET

 

Hadîs-i şerifte buyurulur:

“Saçı başı dağınık, eli yüzü tozlu, kapılardan kovulmuş öyleleri vardır ki, bu şöyle olacak diye yemin etseler, Allah onların dediğini gerçekleştirir.” (Müslim, Birr, 138, Cennet 48)

Böyle bir zât olduğunu zannettiğim bir kişiyi ben de gördüm.

Bir arkadaşını ziyarete gitmiştim. Dükkânın önünde otururken dükkân sahibi, bana;

“–Şu giden adamı takip et!” dedi.

“–Kimdir? Nedir? Niye?” diye sormadan peşine düştüm. Adam hızlı adımlarla bir caminin bahçesine girdi, sonra caminin duvarına yaklaştı ve yavaşça;

“Yâ Rabbî! Söyle de versinler!” diye üç defa duâ etti. Gidip bahçenin bir tarafına oturdu. Biraz sonra caminin bahçesine giren hemen herkes getirip bir miktar para verdiler. Hiç konuşmayan, kimseden bir şey istemeyen bu zât, ne el açtı ne de bir şey söyledi. O sırada ezan okundu. Verilen paraları alıp camiye girdi, huşûyla namazını kıldı. Sonra paraları kâğıt ve metal olmak üzere ayırdı.

Ben de peşinden gidiyordum; yolda giderken bozuk paraları çocuklara, diğerlerini de ihtiyacı olduğunu hissettiği kişilere verip dağıtıp gitti.

Ben de arkadaşımın yanına döndüm:

“–Kimdir bu zât-ı muhterem?” dedim;

“–İki-üç ayda bir gelir, kullardan bir şey istemez; Müsebbib’i tanıyan birisi, Allah’tan istiyor.” dedi.

Dükkân sahibi arkadaşım sözlerine devamla;

“Küçüktüm. Bir gün babam sabah dükkânını açtı, kasası da cepleri de boştu, daha siftah yapmamıştı. O sırada bu zâtın geçtiğini görünce hemen koştu, arkadaşından borç aldı, koşup arkasından verdi.

Ben de;

«–Babacığım! Daha siftah bile etmedin, borç alıp da sadaka verilir mi dedim?»

Babam ise şöyle cevap verdi:

«–Oğlum! Duymadın mı kimden istiyor? Allah ile alışveriş yapıyor, bu zâtlar aslında hayatlarıyla, sözleriyle, yaşayışlarıyla menkıbeleriyle kerâmetleriyle, hattâ mematlarıyla daima insanları tevhide davet etmektedirler. Allâh’ın varlığına, birliğine işaret etmekte; bizim gibileri güzel hâlleriyle bu birliğe davet etmektedirler. Biz bu tevhîdi ne kadar anlıyoruz ne kadar zevk alıyoruz? Eğer anlayabilirsek yakînimiz artar, yakînimiz artınca da istifade ederiz.»”