Allah (C.C.), Ancak Merhametlilere Merhamet Eder! -1-

YAZAR : Yard. Doç. Dr. Mustafa KARABACAK karabacakm67@hotmail.com

mustafa_karabacak_yuzakidergisi_temmuz2016

Merhamet ve rahmet kelimeleri; «acımak, esirgemek, korumak, bağışlamak» anlamlarına gelir. Rahmet ve rahîm kelimeleri de aynı kökten gelmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de merhamet kelimesi bir âyette geçerken (el-Beled 90/17) rahmet 114 defa tekrar edilmiştir. Yine Kur’ân-ı Kerim’de aynı kökten gelen «erhamü’r-râhimîn», «rahmân», «rahîm» ve «zü’r-rahmeti» kelimeleri; Allâh’ın sıfatı olarak kullanılmıştır.

Merhamet kelimesi; hem Rabbimiz, hem Rasûlü, hem de insanlar için kullanılmaktadır. Rabbimiz kullarına karşı merhametlidir. Merhametlilerin en merhametlisidir. (Yûsuf, 12/64; el-Enbiyâ, 21/83) Hattâ canlıların sergiledikleri acıma ve koruma hareketleri, Rabbimiz’in yeryüzüne indirdiği merhametin belirtisidir.

“Allah Teâlâ, rahmetini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirine merhamet ederler. Hattâ kısrak (emzirirken) yavrusuna basıp da zarar verir korkusuyla ayağını kaldırır.” (Buhârî, Edeb, 19; Müslim, Tevbe, 17)

Fakat Rabbimiz esas merhametini kıyâmet gününe bırakmıştır. Allah Rasûlü;

“Şüphesiz Allah göklerle yeri yarattığı gün, yüz rahmet yaratmıştır. Her rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşî hay­vanlarla kuşlar birbirlerine bununla acırlar. Kıyâmet gününde yüz rahmeti bu rahmetle tamamlayacaktır.” (Müslim, Tevbe, 21) buyurdu.

İnsanların yaptığı kötülüğe misliyle karşılığını verirken, yapılan iyiliğin karşılığını fazla fazla vermesi O’nun merhametinin bir göstergesidir. Bir kutsî hadiste Rabbimiz -celle celâlühû- şöyle buyurmaktadır:

“Rabbiniz gerçekten çok merhametlidir. Kim içinden bir iyilik yapmayı geçirir de onu yapmazsa, ona bir iyilik sevabı yazılır. Eğer onu yaparsa, on katından yedi yüz katına hattâ kat kat fazlasına kadar iyilik sevabı yazılır. Kim de içinden bir kötülük yapmayı geçirir de onu yapmazsa, ona bir iyilik sevabı yazılır. Eğer onu yaparsa, bir kötülük günahı yazılır veya Allah onu siler.” (Dârîmî, Rikāk, 70) Yine kutsî bir hadiste Rabbimiz, rahmetinin gazabını geçtiğini bildirmiştir. (Buhârî, Bed’u’l-halk, 1, Tevhîd, 15, 21, 28, 55; Müslim, Tevbe, 14)

Annenin çocuğuna olan ilgisi, Rabbimiz’in yeryüzüne indirdiği merhametin bir tecellîsidir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Allâh’ın merhametini anlatmak için bir annenin çocuğuna gösterdiği ilgi ve korumasıyla örneklendirmektedir. Hazret-i Ömer’in anlattığına göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e esirler geldi. Bir de baktık ki, esirlerden bir kadın aranıyor. Esirler arasında bir çocuk bulduğu vakit onu alıyor, göğsüne basıyor ve emziriyor. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize;

“–Bu kadının çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?” buyurdu.

Biz;

“–Hayır, vallâhi! Onu atmamak elinden gelirse (atmaz).” dedik.

Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Muhakkak Allah kullarına, bu kadının çocuğuna acımasından daha çok acır.” buyurdu. (Müslim, Tevbe, 22)

MERHAMET PEYGAMBERİ

Allah Rasûlü’nde merhametin en güzel örneği görülmektedir. O, ümmetine karşı çok merhametlidir. Rabbimiz de; Peygamber’ini âlemlere rahmet olarak gönderdiğini (el-Enbiyâ, 21/107), O’nun mü’minlere karşı çok merhametli olduğunu bildirmektedir:

“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (et-Tevbe, 9/128)

Zaten Rabbimiz O’nun böyle olmasını istemekte ve şöyle buyurmaktadır:

“Sana uyan mü’minlere (merhamet) kanadını indir.” (eş-Şuarâ, 26/215)

Şayet Allah Rasûlü merhametli değil de katı kalpli olsaydı; etrafında kimsenin kalmayacağını, dağılıp gideceğini yine Rabbimiz bildirmektedir:

“O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet Sen kaba, katı yürekli olsaydın; hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet, bağışlanmaları için duâ et, iş hakkında onlara danış…” (Âl-i İmrân, 3/159)

Merhamet öyle bir şeydir ki, Rabbimiz onu ancak sevdiği kullarının kalbine koymuştur. Üsâme bin Zeyd’in haber verdiğine göre; Peygamberimiz’in kızı Zeyneb’in çocuğu can çekişmekte iken, Allah Rasûlü’nün gözündeki yaşları gören Sa‘d bin Ubâde;

“–Yâ Rasûlâllah! Bu gözyaşı, bu ağlayış nedir?” diye hayretini açıkladı.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Bu gözyaşı bir rahmettir ki, Allah onu kullarından istediği kimselerin kalplerine koymuştur. Allah kullarından ancak mer­hametli olanlara merhamet eder.” buyurdu. (Buhârî, Cenâiz, 32, Merdâ, 9; Müslim, Cenâiz, 11)

Bir bedevînin Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i torunu Hasan’ı öperken görüp;

“–Demek siz çocukları öpüyorsunuz ha! Hâlbuki biz onları hiç öpmeyiz.” demesi üzerine;

“–Allah Teâlâ, senin kalbinden merhameti söküp almışsa ben ne yapabilirim ki! Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Müslim, Fedâil, 65; Ebû Dâvûd, Edeb, 144, 145; İbn-i Mâce, Edeb, 3) buyurması, O’nun çocuklara karşı merhametinin en bariz göstergesidir.

Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in;

“Evlâtlarınıza değer verin ve onları güzel terbiye edin.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3) hadîsi bu anlamda, yani çocuklara merhamet anlamında değerlendirilecek hadislerdendir.