İSLÂM KARDEŞLİĞİ…

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Mekke müşriklerinin zulmü yüzünden ashâb,
Kendi yurdunda neler çekti, perîşan, bîtâb…
Kimi tazyîk edilirken kimi kırbaçlandı;
Kimi mahvoldu cefâdan kimi çöl çöl yandı…
Öldüler, etmediler şevket-i İslâm’ı fedâ,
Bir çıkış, onlar için hicreti emretti Hudâ.
Maldan, evden, vatanından edilen millet-i Hak,
Annesinden, babasından, çocuğundan koparak;
Etti hicret, o muhâcirlere gül saçtı çile,
Vardılar ravza-i nur şehrine Peygamber ile.
Orda dînen nice kardeşleri var, ensardı,
Yardım ehliydi, gelen canları onlar sardı.
Yüce ensar, nesi var, taksim edip tam ikiye,
Bir muhâcir ile paylaştı; «Senindir bu!» diye.
Varsa atlar, develer, varsa ekilmiş darısı,
Evinin, toprağının, her malının bir yarısı,
Göç eden Mekkeli kardeşlere arz oldu, değer,
Bu fedâkâr, bu diğerkâm hareket, başka hüner!
Bu cihan, böylesi kardeşliği kaç kez gördü?
Acabâ kaç kere kul, böylesi bir tâc ördü?
Kardeşin kardeşi baş tâcı, neler fethediyor,
O muhâcir ile ensârı, Hudâ methediyor!
Hak rızâsınca varıştır ebedî zirveye bu,
Terk edip her şeyi, ermek yeniden her şeye, bu!
İşte hicret bu hüner, işte muhâcir yüreği,
İşte kardeşliğin ensarda misilsiz gereği!
Aynı hâllerde bugün bizler için, işte merâm;
Yaşa onlar gibi Seyrî, ne gerek başka kelâm!

vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa‘lün)