100. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

Rabbimizin nimetleri sonsuz ve sayısız… Fakat O’nun sonsuz hikmet ve tedbiri sebebiyle; her şeyin adedini, kullarının nefeslerinin bile sayısını tutan melekleri var.

O’nun sonsuz ve hesapsız nimetlerine, yine sonsuz hamdler, sayısız şükürler olsun ki, dergimizin aylarla saydığımız ömrü; üç haneli rakamlarla ifadesini buldu. «Yüzakı»mız, 100 sene doluluğunda 100 sayı ile evlerinize, masalarınıza, raflarınıza, asıl gönüllerinize misafir oldu.

Gönüllerimize sorular sorduk:

Ey Yolcu Uyan! Yolculuk Nereye? Ebediyet Âleminde Nereye Gidiyorsunuz? Siz Hangi Kapıdasınız?

Hayra mı, İlme mi, Gönüllerin Fethine mi, İnsanlığın Hidâyetine mi? Kendimizi Neye Vakfettik? Neyin Çilesini Çekiyoruz? Gönlümüz Hangi Davette?

Çocuklarımız Kimin Evlâdı? Kazancımız, Gıdamız, Alışverişimiz Helâlinden mi?

Tarihimize, Kültürümüze, İnancımıza Daha Ne Kadar Yabancılaşacağız?

Gönlü Diriltecek Bir Bayram İçin Ne Yapmalı? Dertler ve Istıraplar Artarken; Ne Kadar Mâtemlerin Civarındayız?

Bütün sualler şu soruda düğümlenmekte ve o sorunun cevabında çözümlenmekteydi:

O j Hep; «Ümmeti!» Dedi. Ya Biz?

Şahsiyet terbiyesinin, eğitimin üzerinde durduk;

«Gerçek Tahsil Beşikten Mezara, İki Kanatlı Eğitim!.. Cehâletten Hakikate… Gerçek Diploma, Vuslat Diploması…» dedik.

Hatırlatmalarımız oldu:

Din, Kitap, Sünnet ve Vatan Sana Emânet!

Dünden yarına nesil endişemiz; «Her Nefes Yeniden Tutuşan Tomurcuk Derdi»miz bize feryatları, eriyişleri hatırlattı:

Kaldırımlardan, Sessiz Çığlıklar; Sokakların Feryâdı, Bilerek veya Bilmeyerek Neler Eriyor!

Biz dergi olarak söz ve yazı ile vazifeye koyulduk:

«Ayrık Söz Hatadır Lâyık Söz Safâdır. Sözünün Kuvveti, Özünün Kudretidir!.. Aşk ve Söz Bir Kıvılcımla Başlar.» dedik.

Fakat bir mektep olarak; söz kadar fiiliyat, nazariye kadar ameliyye buudunu da ihmâl etmeme gayretinde olduk. Derdimiz, derdiniz, bütün bir milletimiz, neslimiz, istikbâlimiz oldu.

100. sayımızın dosya konusu, söz mührünün, neşriyatın, bilhassa dergilerin ve özelde «Yüzakı»mızın fert ve toplum için anlamı üzerinde durdu.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Yüzakı’nın Hâce Musa TOPBAŞ Hazretleri’nin vasiyetnâmesindeki idrakten doğduğunu belirterek, Kur’ân-ı Kerim’den ve Türkçemizin zengin dağarcığından hareketle, yüz akı bir «Yüz»ün portresini çizdi.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Rahmânî ve Nebevî Beyanlarla; ALLAH TEÂLÂ HANGİ KULLARINI SEVER?» başlıklı makalelerinin birincisini kaleme aldı. Hazret-i Mevlânâ’dan akislerde; «Muhabbet»in mahiyetine dair güzel, sır ve rumuzlarla dolu bir hikâye var.

Yazarlarımız «Yüzakı» özelinde ve neşriyat genelinde ülkemizin edebiyat, eğitim, kültür ve medeniyet yönünden geleceğine projektör tuttular.

Şairlerimiz «Yüzakı»mıza dair samimî hissiyatlarıyla beraber, insanın ezelî sözünden aldığı hakikî kıymetini dile getiren mısralarla 100. sayımızı kutladılar.

Asıl kıymetli olan ömür uzunluğu değil, fânî ömürden, bâkî olana geçerken, yüz akı ile gülümseyebilmek…

Bütün «Yüzakı» ailemize bu saâdeti dileriz.

Not: 18 Haziran saat 18:00’da Bağlarbaşı Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz «Yüzakı 100. Sayısında» adlı programımıza bekleriz.

Yüzakıyla…