96. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

Günebakanlar, güneşe çevirir yüzünü… Birçok çiçek de göğe döner… Kökleri, topraklarında sabittir. Toprağında sebat etmezse öleceğini bilir… Sebatıyla, doğru istikametinde, fıtratına uygun gidişatıyla sonunda nimet olur, hikmet olur…

Rüzgâr gülü ise rüzgâr nereden eserse oraya döner… Rüzgâr gülünün sadece adı güldür. Kâğıttan, iğneden, basit bir çıtadan yapılan derme-çatma bir oyuncaktır, o… Sadece yönünü dönmez, sonra yüzü yani kimliği de fırıl fırıl dönmeye devam eder. Bir sabiti yoktur. Sebatı, istikameti, kararlılığı yoktur. Sonunda kuvvetli bir rüzgârda parçalanır oyuncak, ibret olur…

Türlü türlü rüzgârlar esmekte… Menfaat rüzgârları… Taklit rüzgârları… Şehvet rüzgârları… İhânet rüzgârları… Kimi sıcak, yumuşak ve ayartıcı, kimi sert, ayaz ve sarsıcı…

Rüzgâr da bir hikmet… Çürüğü, çarığı, kuruyu, ölüyü döküyor. Sağlama, mukavemetliye, doğruya aşı oluyor, tecrübe oluyor…

Gövdesini, şahsiyet bünyesini kalınlaştırarak göğe doğru dosdoğru sâbit kademleri üzerinde büyüyen nebâtat, rüzgâra karşı mukavemeti nisbetinde kıymetli…

İnsan da bir ağaç… İnsan da bir nebat…

İnsan eğrilince, meyvesi olan söz ve davranışları da eğri… İnsan çürüyünce; ya meyvesiz kalıyor, ya zehirli meyveler sunmaya başlıyor.

İnsanı eğriltmeden eğitecek ilim, irfan ve terbiye zaafa uğrayınca ortalık eğri büğrü beyanlarla doldu. Eğri büğrü davranışlar… Eğri büğrü adamlar… Çınar kıdeminde, servi istikametinde 14 asırlık hakikatlere, eğri yaftası yapıştıranlar…

Akşamdan sabaha değişen tavırlar, değişen kimlikler…

Fakat onlara bu primi verenler, ekranlarda ağzı açık izleyenler değil mi?

Problem yaratılış sırrını unutmakta… Yaratılış sırrımız kulluk… Kul, sahibinin emirlerini gerçekleştirir; fısıltı, felsefe ve vesvese rüzgârlarının değil…

Bu sebeple bu ay dosya konumuzu hakikati idrak edildiğinde saçları ağartacak bir ilâhî ikaza ayırdık:

«Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol!»

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; gündemdeki bir örneği de tenkit ederek, Hakk’ın emrettiği şekilde istikametin önemine temas etti ve eğriliğin lisan ile irtibatını vurguladı.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; gerçek tahsili, gerçek okumayı şartlarıyla değerlendirdi: İbâdetlerin derinliğini ve müttakî, müstakîm ve kâmil bir mü’minin sahip olması gereken ahlâkî hasletleri tâdâd etti.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri’nde de insanın irfânî yolculuğu, istikamet ve sırât-ı müstakîm hakikatleri var.

Mevzuu misallerle, teşhislerle, tespitlerle, şiirlerle işledi yazar ve şairlerimiz…

Sadece yamukluğun teşhiri değil; istikametin, istikametli kâmil mü’min misallerinin sergisi de sayfalarımızı ikmal etti.

Bir ağacın gösterdiği doğru, aslında iki ucunda iki hakikat gösterir:

Kökler ve gökler…

Muhteşem bir mâzî, ihtişamlı yarınlar…

Beslendiğimiz ve hiç ayrılmadığımız kaynak; Kitap, Sünnet, dîn, ahlâk, âdâb… Kendisine ilerlediğimiz ve yönümüzü belirleyen tek istikamet, Hak ve hakikat…

Hiçliğimizin ve tevâzuumuzun temeli, toprak… Zübde-i âlem olan varlığımızın kıblesi, Arş-ı âlâ…

Yüzakıyla…