KARAKOÇLA BİRLİKTE

M. Faik GÜNGÖR m.f.g.023@hotmail.com

Merhum Abdurrahim KARAKOÇ’un aziz hâtırasına.

(Niyet; mîrâca çıkmak gecenin an vaktinde,
Gül Nebi’yle tanışmak binit Burak’a düştü.)

Haziran’da hüzün var, hazan yaprağa düştü.
Karakoç’la birlikte şiir toprağa düştü.

Maraş’ta Abdurrahim kelâmla tanışınca,
Damıtılmış mısralar inci bardağa düştü.

Kafiyeden atını sürünce harf üstüne,
Ölçüsü hece üzre, şavkı otağa düştü.

Lâmbada titrek alev Mihriban’ın aşkıyla,
Yaslandı notalara türkü dudağa düştü.

Ahvâlini arz için zar-zor çıktı makama,
Çatık kaşlı memurdan azar buyruğa düştü.

Diyemeden derdini kovulunca şehirden,
«İsyanlı sükût» ile yolu durağa düştü.

«Mektup attı Hasan’a» herkes payını aldı,
Kimi yutkunup başa, kimi kuyruğa düştü.

Kuzgunlar el üstünde, ağırlanırken köşkte,
Bülbüller vîrâneye, baykuşlar bağa düştü.

Onu taklit edenler bir bir kuyu dibine,
İnerken yükseldi o, hicivde çağa düştü.

Eğilip bükülmeden doğru bildiği yolda,
Yürüdü tek başına gölgesi dağa düştü.

Gösterdiği reçete «Doktor Bey’den» dönünce,
Topladı heybesini çınar yatağa düştü.

Saatini durdurup, gönüldekilerini,
Yazamadan kalemi elinden ağa düştü.

Müezzin minarede salâ ile seslendi,
«Emr-i Hak vâkî oldu» haber ulağa düştü.

Dağıldı gökcisimler bu sesin heybetinden,
Yıldız, ipekten şala; hilâl, bayrağa düştü.

Sözün kılıcı kında paslandı ondan sonra,
Meydan nesire kaldı şair ayağa düştü.

Haziran, 2012