DEVR-İ GÜL’DE KOMŞULUK…

M. Faik GÜNGÖR m.f.g.023@hotmail.com

Devr-i Gül evvelinden, çok nâhoştu komşuluk…
Fahr-i Kâinat ile ne de hoştu komşuluk…

Abdullâh’ın evinde vakit dolunca Nûr’a,
Pencere pervazına konan kuştu komşuluk…

Fakir ile zenginin tek hurmayla doyduğu,
Mütevâzı evlerde tatlı düştü komşuluk…

Bâtıl, tutarken hakkı muhasara altında,
Nefse karşı açılan ilk savaştı komşuluk…

Komşusu aç dururken yememeye yeminli,
Nice boş karınlara bağlı taştı komşuluk…

Yük binince kayadan, Habeşî’nin sırtına,
Ebûbekr’in gözünde akan yaştı komşuluk…

Ana bir kardeşinin, kardeşi arkasında,
Gıybet yüklü cümleye çatık kaştı komşuluk…

Hicret emri çıkınca «kelimetullâh»ı hem,
Anlatmak Medine’ye hem varıştı komşuluk…

Varınca kanlı küfür, Hirâ mağarasına,
Sâdık yârda endişe ve telâştı komşuluk…

Yularından Kasvâ’nın tutmak için Kuba’da,
Mü’minler arasında bir yarıştı komşuluk…

Yokluk kol geziyorken Yesrib hânelerinde,
Muhâcir sofrasında leziz aştı komşuluk…

Tebük, Hayber, Bedir’de, Uhud’da, Kerbelâ’da,
Dîn-i İslâm uğruna şehid baştı komşuluk…

Muhabbetle açılır, kapanırdı kapılar,
Misafir baş tâcıydı, nârin işti komşuluk…

Adaletin adıydı, yakından en uzağa,
Reyhan kokardı sokak, hep barıştı komşuluk…

Devr-i Gül evvelinden çok nâhoştu komşuluk…
Fahr-ı Kâinat ile ne de hoştu komşuluk…