81. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

Müsbet duyguları kimselere bırakmayız…

Herkes, sevgi dolu olduğuna inanır. Tertemiz bir kalbe sahibizdir. İnançlıyızdır. İyiyizdir, cömertizdir, mütevâzıyızdır, dürüstüzdür, doğruyuzdur…

İçten içe bütün güzel vasıfları, güzel hisleri sahipleniriz.

Bu sahiplenme; içimizdeki, iyiye, güzele, doğruya olan hayranlığın, takdirin bir yansıması…

İyi de dünya neden bu kadar acımasız o hâlde? Sokağımızda neden bu kadar nefret yansıması var? Üçüncü sayfa haberleri neden manşetlere tırmandı? İnançlı, tertemiz kalplerin işleri mi bunlar? Hakk’a yakın gönüllerin râyihası nerede?..

O hâlde, samimiyetle ölçmeliyiz; sevgimizi, îmânımızı, yakınlığımızı…

Terazimiz, mihengimiz, ölçümüz: Fedâkârlık…

Sevgimizin ölçüsü, sevdiğimiz uğruna girebildiğimiz fedâkârlık…

Îmânımızın ölçüsü, inancımız uğruna sergileyebildiğimiz fedâkârlık…

Yakınlığımızın ölçüsü; yaklaşabilmek adına fedâ edebildiğimiz sevgilerimiz, ilgilerimiz…

Hakk’a yaklaşmanın; O’nun için canla, malla, evlâtla fedâkârlık etmekle mümkün olduğunu bizlere her yıl hatırlatan Kurban Bayramı’nı ve bir fedâkârlık mesleği olan öğretmenliğin sembolik gününü misafir eden, bu Kasım sayımızda, dosya konumuz; «Kurban, Fedâkârlık ve Öğretmenlik» oldu… Başlığımız ise bir hatırlatma:

Sevgimiz, Îmânımız, Yakınlığımız; FEDÂKÂRLIĞIMIZ NİSBETİNDE…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; her şeyin ve herkesin fedâkârlık beklediği dünyada, fedâkârlık ve kurbanın gerçek mânâsını, kıymetini ve tesirini başyazıda anlattı:

“Hayat, fedâkârlık temeli üzerine kuruldu. Din de fedâkârlık. Aşk da…

İbrahim’i halîl, İsmail’i delîl, Yûsuf’u cemîl eyleyen bu fedâkârlık.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Mü’min ve Dünya» adlı makalelerinin ikinci bölümünde; dünyada fakat ukbâ istikametinde çalışmanın bereketini, zâhirî ve bâtınî ölçüleriyle helâl lokma hassâsiyetini ve mü’minlerin derdiyle dertlenmenin Cenâb-ı Hak katındaki kıymetini kaleme aldı.

Kalbin Gözyaşları’nda, Orhan; üniversite tercihinde, ilmin faydalısı ve faydasızını öğrendi.

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI; yazısında en usta insan terbiyecilerinden, peygamberlerden eğitim prensipleri devşirdi. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, peygamberlerin birer öğretmen olarak gösterdikleri fedâkârlığı anlattı. Ayla AĞABEGÜM; vazife ile fedâkârlık arasındaki farka işaret ettiği yazısında, anlatılmayan fedâkârlıkları anlatmaya davet etti. Sadettin KAPLAN’ın fedâkâr bir öğretmeni resmettiği hikâyesi, Hakkı ŞENER’in unutulmayan bir öğretmen hâtırası dosyamızda…

Aynur TUTKUN, öğretmenlerin «öğrenme» vasıflarını sürdürmeyi ihmal etmemelerine dikkat çekerken; H. Kübra ERGİN, dînî eğitimin her dem taze ve gelecekle iç içe olduğunu yazdı. Eğitim Notları’nda, eğitimcinin bambaşka bir fedâkârlığı; aldanmayı bilmesi var.

İrfan ÖZTÜRK Hocaefendi, Hazret-i İsmail kıssası çevresindeki nüktelerle dolu kültür mirasını naklederken; Dr. Yakup ŞAFAK, Hazret-i Mevlânâ’dan kurban ibâdetinin hakikatini kaleme aldı. Burhan Cahit ÖZDEMİR, köklerimizin gönül îmârına temas ederken; Âdem SARAÇ, İslâm’ın ilk yıllarına dair tespitler paylaştı. Ahmet ZİYLAN; hac mevsiminde hac ve umre hâtıralarıyla, sıhhat ve hastalığın hikmetlerini düşündürdü; Aydın TALAY, bayram nimetinin şükrânesini…

Ve şiirler…

Öğretmenlere vefâ dolu şiirler… Sevgimizi, îmânımızı, yakınlığımızı fedâkârlık mîzânına vuran, sorgulayan şiirler…

Sahi, fedâkâr mıyız?

Senede bir veya birkaç gün değil, ömür boyu her gün…

Yüzakıyla…