KÂBE-İ VİCDÂNIN SESİ

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Ey felek, olmadı hiç, olmadı zulmün amanı,
Gencecik yaşta şehîd eyledi Furkan DOĞAN’ı…

Merhamet sofrası, şefkat gülü, rahmet yudumu,
Ve barış zambağı sunmakta iken, gör durumu;

Temiz alnında beyaz sancağa rağmen başına,
Kirli kurşunları yağdırdı reziller, ey ana;

O reziller, ne kadar pis, ne yüreksiz ki yine,
En beter vahşeti meşrû görüyor kendisine!

O güruh, vampiri geçmiş, bu cihânın kiridir,
Bilmiyorlar, ne kadar ölse, şehidler diridir!

Bilmiyorlar ki zulüm tâcı, yarın paspas olur,
Pay ve kısmetleri ancak ebediyyen yas olur..

Bilmiyorlar; yücedir sâhibi mâsum çocuğun,
Pür gazap zâlimi eyler iki dünyâda zebûn!

Bilmiyorlar; kötülükler, kötünün boynuna ip,
İntihardır şu zulüm; bilmeli, mazlum gālip.

Bilmiyorlar; küçücük âhı da Allah büyütür,
Lâvlı taşlar yaratıp göklere der; «Zulme tükür!»

Der Ebâbîl’e; «Tükür Ebrehe’nin ordusuna!»
Döndürür Kâbe-i vicdanda biçilmiş yosuna!

Ediyorken bu şekil kahr-ı İlâhî tuğyan,
Sana Rahmân adı, rahmetle coşar ey Furkan!

Gökte cennet gülü eyler o şehâdet kanını,
Can Muhammed de şefâatle kucaklar canını.

Bu büyük kısmete eyler iki dünyâ gıpta,
Müjde olsun sana, şâd ol bu mübârek saata!

Ölmedin, herkese olmaz bu kadar rütbe nasib,
Der ki Seyrî; sanadır Ravza’da tebrîk-i Habîb.

09 Haziran 2010; 08:10