VATAN

M. Faik GÜNGÖR

Salarım da başımı, türlü derde salarım,
Vatanın tek çöpüne baykuşları kondurtmam.
Düşman gözünü dikse, doludizgin dalarım.
Kanımı sebil eder bir dalını yondurtmam.

Dünyaya baş eğdiren mâzînin sahibiyim.
Şerefimle kırılır, onursuza eğilmem.
Böyle gördüm atamdan hep hükmeden abiyim.
El pençe dîvan durup emir almayı bilmem.

Mazlumu kurtarmaya zalimin pençesinden,
Dağlarla boy ölçüşür, rüzgârla yarışırım…
Boz yeleli atların şakıyan nal sesinden,
Küffarı kül etmeye şimşeğe karışırım…

Ben ki bilenler bilir; güneşe yakın yerde,
Tekbirle, besmeleyle göz açmışım dünyaya.
Yavuz’un nârasıyla kükreyerek nâmerde,
Haddini bildirerek çıktım dâr-ı bekâya.

Abdest aldığım suydu bir zamanlar Nil, Tuna,
Kıyısında erlerim dizilirdi namaza…
Sıyrılır kılıç kından, son verilir oyuna,
Topluca secde edip, dil erince niyaza…

Hem güvercin kanatlı, hem kartal kanatlıyım.
Hasmıma demir yumruk, hısmıma güldür elim.
Tokmak inince köse mızraklıyım, atlıyım.
Âd kavmini yok eden tayfun yürekli yelim.

Dünya durdukça durur, minarede bu ezan.
Camilerde hutbeler, Kur’ân ve tilâveti.
Dalgalandıkça bayrak, çalsın marşını ozan.
Susturmaya kimsenin yetmez gücü, kuvveti

Uğrar elbet ayağım Kâşgârlı otağına.
Gün gelir döner yurda, Hoca Ahmed Yesevî.
Buhâri’yle el ele Yûnus’u bas bağrına,
Dönsün yine semâzen, ney üflesin Mevlevî.