CÂHİL – CEHÂLET

Ahmet ARSLAN

Şeytanın emrindeki câhil, bilgisiz baştır,
Davul gibi gümbürder; sesi çok, içi boştur…

Ahreti, başkasının dünyası için satar,
İnsanların câhili; helâle, haram katar…

Kafasındaki doğru, her doğrudan baskındır,
Konuşurken bakarsın âlimden de üstündür!..

Böylesi insanları, dinleyen olur pişman,
Bu dünyada câhiller, kendine bile düşman…

Câhilin mekânında âlim bilgisizleşir,
O toplum da; âlime her gün ilgisizleşir…

Zehirli dili ile gönülleri yaralar,
Cehâlet hançeriyle yürekleri paralar…

Sakın ola câhili; sen iknâya çalışma!
Merhametsiz insana hiçbir yerde ilişme!

Câhilin tek işi var; hep bilgiçlik taslamak,
Kurguladıklarını boş sözlerle süslemek…

Âlimler bir şekilde, dinlerken câhilleri;
Sükût yetmez onlara, lâl olmalı dilleri…

Cahiller hep yardımcı olur bak zalimlere,
Söz sırası vermezler yetişmiş âlimlere…

«Oku!» diyen ilk emir geldi insana Hak’tan,
Âlimin sözü kalpten, câhilinki dudaktan…

Cehâlet ateşinin yakmadığı yer mi var?
İlim dolu mekânlar gelir câhillere dar.

Allâh’ın bir lâneti bizi saran cehâlet;
Bilgi süzgecinden süz, câhilliği ıslah et!

Dünyada cehâletten daha büyük dert mi var?
Cehâletin merhemi hangi derdine yarar?

Arslan Ahmet; bilginle bir hareket etmezsen
O zaman sen câhilsin, doğru yoldan gitmezsen!