YOLCU

Ahmet ARSLAN

İnsan; çile dolu yere varıyor,
Kırılan sedefte inci arıyor!
Bu yolda ilk tepe, bizi bunalttı;
Oysa önümüzde, dağlar duruyor!

Sanır ki dünyada zamanı çoktur;
Bilmez ki ölüm de insana haktır!
Yolundaki âfetlerin içinde;
Şehvetten beteri, kötüsü, yoktur.

Can, doğan kuşudur; ömürse kafes
Yaşatır dünyada onu bir nefes!
İnancın aynası kesilen kişi;
Yansıttıklarıyla, veriyormuş ses…

İnsan; dünyalığa ömrünü verir,
O zaman şeytanla ateşte erir!
Dünya sahnesine girdiği yolda;
Aklını kullanan Mevlâ’ya varır.

Yolcuyuz; gidelim, azığı al da!
Rûhun genişlesin, sabırlı ol da!
Dünya tuzağının tek yemi istek;
Aklını kaybetme sakın bu yolda!

Ham derler meyvenin olmamışına,
İnsanın kemâle ermemişine!
Bilginin ışığı aydınlık verir;
Güneşin gecede solmamışına…

Nefsinin elinde inkâr ağında,
Kör gözle dolaşır O’nun dağında!
Görmeme ayıbı nefse aittir;
Gören gözlerini kapattığında!

Arslan Ahmet; ömrü, gel zâyî etme!
«Bir hoş sadâ» bırak, bir anda yitme.
Nefsinin üstüne atılmak için;
Kulluk kalkanını almadan gitme!