YALNIZ GIPTA EYLEDİK?!.

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Nihayette biraz insaf sahibi olan nâdan kimseler dahi Hazret-i Peygamber’e gıpta hâlinde. Lâkin O’na gerçek sevda ve bağlılık; gıptadan öte bir hâli, gayreti ve aynılığı zarûrî kılmakta değil mi? Öyleyse niçin;

 

Şu çöl gibi dünyada, ey Gül, aşkından yana,
Dîvâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!
Emrine «lebbeyk» diyen sahâbeydi, biz Sana,
Pervâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Hâlin, nefesten tatlı; hissedemiyor özler,
Nûrun, aydan mücellâ; göremiyor şu gözler;
Arz ettik Şâh-ı Cihan, ne kadar şâhî sözler,
Şâhâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Beşikten mezara dek hayâtın harmanında,
Emsâlsiz ahlâkının ilâhî fermanında,
Ashâbı örnek alıp devrinin devranında,
Rindâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Demek ki anlamadık ilmini, irfânını,
Ebûbekir ve Ömer, Ali ve Osmân’ını;
Vah bize, tadamadık sohbet-i Kur’ân’ını
Yegâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Ey Allâh’ın Habîbi, satır satır beyanla,
Adını kitaplara işledik gülistanla,
Fakat Sen’i temsilde Sana benzeyen canla,
Cânâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Sana hicretimizi çeldi heveslerimiz,
Yokuşlu çilelerden kaçtı nefeslerimiz,
Şahâdette kısıldı, kesildi seslerimiz,
Merdâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Gurbette ayrı düştük sünnetteki tercîhe,
Sağırlaştık, körleştik, Kur’ân’daki tenbîhe..
O imâme olduğun ipi kopmaz tesbîhe,
Bir tâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Bedeli ağır geldi, hayırlar şerde kaldı,
Elde kor ateş olan cevher mermerde kaldı,
Kanatsız îman ile aşkımız yerde kaldı,
Destâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!
Bedir şecâatine, Uhud metânetine,
Hendek firâsetine, Hayber dirâyetine,
Gönülleri fetheden sonsuz hidâyetine,
Nişâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Dün çâreler bulduğun nice ağrılar bugün,
Kalpleri parçalarken nefsimiz eyler düğün.
Bildirdiğin şifâyı bilemedik ki düzgün,
Hastâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Âhiret tarlasında önemsedik beşliği,
Karıştı ekinlere şeytanın kalleşliği,
Yek-vücut ekseninde çiğnedik kardeşliği,
Dostâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Biri bal, biri zehir, söz ile öz çakışır,
Kısmeti cimri eller, gariplerle takışır,
Aç için, muhtaç için keremine yakışır
Aşhâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!

Yine de sundun bize, Seyrî’ye rahmetini,
Acıdın, açtın yine ebedî cennetini,
«Buyurun, için!» dedin hem kevser şerbetini,
Mestâne olamadık; yalnız gıpta eyledik!..