53. Sayı Takdim


Kardeş denince akla biz gelirdik.
Çünkü biz;
Kardeşlik Deyince;
Bir olan Rabbimiz’in kulları olarak, bütün mevcudatla; Âdem Baba’nın evlâtları olarak, bütün insanlıkla; yeryüzünde Allâh’ın adaletli şahitleri olan Ümmet-i Muhammed olarak, bütün müslümanlarla ve birlikte fethettiğimiz, birlikte müdafaa ettiğimiz vatanımızda, yetmiş iki milletten bütün komşularımızla kardeşliğimizi hatırlardık…
«Ahî/kardeşim» sözü etrafında kenetlenen, kardeşinin ihtiyacını karşılama temelli organizasyonları biz kurmuştuk. Müşterimize; «Ben siftahımı yaptım, kardeşim yapmadı. Bu ihtiyacınızı da komşumdan karşılar mısınız?» diyen biz idik. Biz; kardeşimizle menfaat kapışmasında değil, ancak şehid olma yarışında çekişirdik.
Bizim için; «Kardeşlik» bir slogan olamayacak kadar olağandı.
Fakat boşluk kabul etmeyen içtimâî kanun; «Ya hidâyet ya cehâlet!» dediği için, dosdoğru kardeşlik yolundan uzaklaştıkça, câhiliyyenin kardeşiyle boğuşturan menfî rüzgârları, bizim tarafa da esmeye başladı. Kalben kendine de kardeşine de yabancılaştırılan insanımız, ideolojiler peşinde birbirinin boğazına sarıldı. Fırka fırka tefrika, bölük bölük kamplaşma kardeşlik bağlarımızı zedeledi. Cennet vatanımız; evlâtların anne-babalarına, babaların evlâtlarına silâh çektiği; gözü dönmüşlüğün, akraba bir sülâleyi bir anda katlettirebildiği bir cinnet ortamına döndü. «Aranızı ıslah edin!» emrine kulak vermediğimiz için, içimizdeki problemlerde söz ağyâre düştü. Bugün; ne soy birliği olan Türk dünyası, ne de din kardeşliği olan İslâm dünyası gerçek kardeşlik ile kucaklaşabiliyor. Bu yüzden kardeşliğin, birlik ve beraberliğin; olmazları olduran enerjisinden, feyiz ve bereketinden; ümmetçe, milletçe mahrum kalıyoruz. İklimler fatihi bir milletin evlâtlarıyken anarşi gibi, terör gibi çıbanbaşlarıyla oyalanıp kalıyoruz.
Şimdi yeniden toplum olarak rehabiliteye ihtiyacımız var. Yeniden biz akla gelmeliyiz;
Kardeş Deyince…
Kardeşlik 53. sayımızın dosya konusu. Dosyamız neredeyse «Kardeşlik Özel Sayısı» kuvvetinde işlendi. Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; huzurlu bir kardeşlik için, kardeşlik kıvâmının elzem olduğunu dile getiriyor:
“Kardeşlik kıvâmı, olmazsa olmaz bir şart! O şart yerine gelmeyince nice kırk yıllık dostluklar kırk saniyede sıfırlanır. O şart yerine gelince de, kırk saniyelik dostluklar bile kırk yıllık sarsıntılara göğüs gerer.”
Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI, yaşadığımız kardeşlik problemlerinin gerçek sebebini ve gerçek çaresini aradı. Ayla AĞABEGÜM, toplumu saran şiddetin çözüm yollarını işlerken; Hadi ÖNAL şiddet haberlerinin ardındaki niyeti yazdı. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, kardeşliğin bedelini ve ahret kardeşi tabirini gündeme taşıdı. H. Kübra ERGİN kardeşliği; dünyada bir ideal olarak gösterilen, âhirette ise tam olarak verilecek bir nimet olarak ele aldı. Asım UÇAROK, kardeşliğin tarihçesini ve adalet prensibini yazdı. Aydın TALAY, İslâm kardeşliğine dair ölümsüz mesajları derledi. Aynur TUTKUN, kardeşliği sosyal psikoloji alanında yapılan çalışmalarla ilmî açıdan ortaya koyarken; Ahmet ZİYLAN, hayatın içinden notlar ve hâtıralarla kardeşliğin enerjisini, muhabbetini ve bereketini anlattı.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Îman Kardeşliği» serlevhalı makale dizisinin birincisinde; «Kalbî Beraberliğin Ehemmiyeti» mevzuunu kaleme aldılar. Müstesnâ fedâkârlık misallerinin de serdedildiği makalede, kardeşliğin hukuku ve icapları ele alındı.
Karakter, tarih, kültür-sanat, toplum bölümlerimiz birbirinden güzel yazılarla karşınızda. Ay boyunca elinizden düşüremeyeceğiniz bu sayımız, «kardeşlik dosyası» olarak kütüphanenizde saklanacak kıymette.
Ve şiirler… Kardeşlik çağrısı… Kardeşin kardeşe seslenişi…
Adalet denince, merhamet denince, zafer denince, gayret denince, fedâkârlık denince, kardeşlik denince yine «biz» hatırlanalım diye…