YARATAN, BİLEN O’DUR

Mustafa Necati BURSALI

“Gaybın anahtarları, Allâh’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada, denizde ne varsa hepsini yine O bilir. Bir yaprak düşmez ve yerin karanlıkları içine bir tane girmez ki, O bilmesin. Yaş ve kuru her ne varsa hepsi açık bir kitaptadır.” (En’am, 59)

Gizlenemez ne bir sır, ne de bir tuzak Hak’tan,
Ancak kalbi mühürlü kimseler uzak Hak’tan!..

Karanlıkları yırtan, bu nur, bu ziyâ Hak’tan,
O Cenâb-ı Muhammed, Şâh-ı Enbiyâ Hak’tan!..

Arafat, Safâ, Merve, zemzem ve Kâbe Hak’tan,
Nice müjdeler aldı şanlı sahâbe Hak’tan!..

Sayılar kâfî gelmez: Bu Hak’tandır, şu Hak’tan,
Bütün ecrâm u felek, kâinat kuşu Hak’tan!..

Zambak, menekşe, mine, çiçek çiçek nar Hak’tan,
Ey cihanın Leylâ’sı, binlerce pınar Hak’tan!..

Dünya tersine dönse kesmez ümit kul, Hak’tan,
Her gün rızkını alır: Yetim, garip, dul, Hak’tan!..

Bitmez, tükenmez rahmet, en ulvî kelâm Hak’tan,
Şanlı Nebî getirdi, ümmete selâm Hak’tan!..

Rabbinin rahmetini bir düşün, ey yaratık,
O’ndan geldin ve O’na döneceksin sen artık!..

***

Sana vücut sarayı, sana gönül, göz Hak’tan,
İlim, hikmet, mârifet, en keremli söz Hak’tan!..

Kendine bir nazar kıl: Ten içinde can Hak’tan,
Yeşil zümrüt, sim, zeheb, inci ve mercan Hak’tan!..

Her bir derde bir derman, her sevinç, neşe Hak’tan,
Günler sıraya girmiş, gelir peş peşe Hak’tan!..

Ay gibi yüz, gonca, leb, ömür kumaşı Hak’tan,
İşte bu güzel mülkün, toprağı-taşı Hak’tan!..

Zerre, küre ne varsa, bütün yaratık Hak’tan,
Bir şeyin gizlenmesi mümkün mü artık Hak’tan!..

Âlem dolusu meyve: Hurma, üzüm, nar Hak’tan,
Dağlar, taşlar, deryalar, binlerce pınar Hak’tan!..

Reyhan kokulu hava, can besleyen su Hak’tan,
Yerlerin ve göklerin bütün korkusu Hak’tan!..

O her şeyi bilendir, her şeye gücü yeten,
Nasıl gizli kalacak, artık can, artık bu ten?

Zühre, güneş, ay, yıldız, emrine âmâdedir,
Yine O’nun mülküdür: Hirâ, Uhud ve Bedir!..

O’ndan bize her çiçek, O’ndan bize her nimet,
Bütün canlar çırpınır. Der: «Yâ Rabbi, ver nimet!..»

Gönlü O’na açıktır gündüzün ve gecenin,
Rahmete mazhar olur ana rahminde cenin!..

Dal üstünde görüp de garip bilme sen kuşu,
Nice nimete erer, her nefeste ten kuşu!..

Etmelisin bin defa, yüz bin defa sen şükür,
Çünkü kul hesabına en güzeldir, en, şükür!..

***

Beşer vâkıf olamaz, emrindedir rûh O’nun,
Bizden bir eser yoktu: Âdem, Havva, Nûh O’nun!..

Toprakta biten lâle, yağmur, kar, bulut O’nun,
İdris, İbrahim, İshak, Musa, İsa, Lût O’nun!..

Şâh-ı Enbiyâ O’nun, Kur’ân-ı Kerim O’nun,
Bana gelen her nimet: Helvam, şekerim O’nun!..

Dünya, bu köhne tekne, bu dönen felek O’nun,
Ceylân gözlü hûrîler, insan, cin, melek O’nun!..

Deniz dibinde inci, dağ başında kar O’nun,
Her lâhza, her cihete rahmeti akar O’nun!..

Olamaz kemaliyle kimse bilmeye kādir,
Şunu kavramak kâfî: Allah her şeye Kādir!..