Nefse Karşı Cihad Et, İRÂDE-İ HAKK’A RÂM OL!

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM

VASİYET 31

Büyük cihada sarıl. Bu, senin en büyük düşmanın olan kendi hevâ ve hevesine karşı yapmış olduğun cihaddır. Kendi hevan, yakın çevrende bulunan düşmanların sana en yakınıdır. Allah Teâlâ ise âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır:

“Ey îman edenler, yakın çevrenizde olan kâfirlerle savaşın…” (Tevbe, 123)

Senin katında, kendi nefsinden daha kâfir kimse yoktur. Çünkü nefis, her nefeste Allah Teâlâ’nın nimetlerine nâil olur ve hemen sonra onlara karşı küfrân-ı nimet (kadir bilmezlik, nankörlük) eder. Eğer kendi nefsinle cihad edersen, senin bu cihadın diğer kâfirlere karşı olan cihadını da hâlis bir amel hâline getirir. (Eğer bu hâl üzereyken) o cihadlardan birinde öldürülürsen Rab’leri katında rızıklandırılan, Allâh’ın bahşettikleriyle mesut olan ve arkalarından gelip de kendilerine yetişememiş kişilere müjdeler ulaştırmak isteyen diri şehidlerden biri olursun.1

Allah yolunda cihad edenin, elindeki ganimet veya ecirlerle ailesine dönene kadar cihad esnasında sahip olduğu fazilet, o, cihaddan dönene kadarki süre içerisinde hiç ara vermeksizin oruç tutan, namaz kılan, Allâh’ın âyetlerini tilâvet eden kişinin sahip olduğu fazilet gibidir. Bilirsin ki hadîs-i şerifte:

“Muhakkak ki oruç, dengi bulunmayan bir şeydir.” (Müsned, 5/258) buyurulmuştur. İşte cihad da namaz ve oruç makamında kabul edilmiştir. Bu da, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den sübûtu vukû bulmuş bir haberdir.2

Bu bahsettiklerimiz, farz olan cihad içindir ki bunu terk eden kat’î sûrette günahkâr olur. Bilen, kendi nefsine karşı nasihatkâr olan ve dinini (günah ve riyadan) berî tutmaya çalışan kişi daimî bir sûrette cihad hâlindedir. Çünkü insan (sahip olduğu nefis sebebiyle), Hakk’ın davet ettiği şeylere muhalif bir cibilliyete sahiptir ve aslen hevâsına tâbîdir. Öyle ki, Hak Teâlâ için kendi zâtî iradesi ne ise, nefis için de hevâ odur. Hak Teâlâ, her ne dilerse yapar. Biz hepimiz O’nun kullarıyız ve O’(nun dilediğini yapması)na mânî olabilecek hiçbir şey yoktur. İnsan da hevâsının her istediğini yapmak ister ancak bunu yapabilecek kudreti yoktur. (Allâh’ın) mutlak irade(si) hevânın iradesini sınırlar. İşte kişinin sürekli olarak (nefsine karşı) mücahid olmasını îcap ettiren sebep de budur.

Himmet erbabı, kendi iradelerini Hakk’ın iradesine râm etmek gayesiyle Allâh’ı tanıyan âriflerin derecesine vâsıl olmak isterler. Yani Hak Teâlâ her ne murâd ediyorsa, onlar da onu murâd ederler. Bu da, yaratılmış her şeyi bulundukları hâl üzere murâd etmektir. Yani her şeyi, Allâh’ın yaratmayı murâd ettiği hâl üzere kabul ederler. Ancak Allah Teâlâ bu yaratılmışlar içinde bir şeye râzı olmayıp onu kerih gördüyse, onlar da o şeyi kerih görürler.

Nitekim öyle şeyler vardır ki, Allah Teâlâ, ona iradesiyle varlık vermiş ancak rızâ göstermemiştir. Kişi de eğer mü’min olmak istiyorsa, aynı şekilde o şeyi murâd etmeli ve ancak kerih görmelidir. Yoksa -Allah muhafaza- îmandan çıkar ki bundan büyük mahrumiyet yoktur. Bu bahsettiklerimiz menfur (nefret edilesi) hakikatlerdir ki buna misal olarak gıybeti verebiliriz. Çünkü o, var olan bir hakikattir ancak yasaklanmıştır.

1 “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilâkis onlar diridirler, Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar. Allâh’ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.” (Âl-i İmran, 169-170)
2 Müellif hazretleri, şu hadîs-i şeriflere işaret etmiştir:
Ebû Hüreyre’den:
“Allah yolunda cihad eden mü’minin misâli -ki Allah yolunda kimin (gerçek mânâda) cihad ettiğini ancak O bilir- (sürekli) namaz kılıp oruç tutan kişinin misali gibidir. Allah Teâlâ mücahide şunlardan biri için teminat vermiştir: O kişi ya cennete girecektir ya da ganimet veya ecirle sağ-sâlim bir şekilde ailesine dönecektir.” (Buhârî, Cihad 2)
Ebû Hüreyre’den:
“Rasûlullâh’a soruldu:
«– Allah yolunda cihada denk olan ne vardır?»
Cevaben buyurdular:
«–Buna güç yetiremezsiniz.»
Soru tekrarlandı, Allah Rasûlü yine:
«–Buna güç yetiremezsiniz.» buyurdular.
Üçüncü defada ise şöyle buyurdular:
«–Allah yolunda cihad eden kimsenin misali, namaz kılan, oruç tutan ve Allah’ın âyetlerine itaat eden kimse gibidir k, o kimse, mücahid, Allah yolunda cihaddan dönene kadar namaz ve oruca bir an bile ara vermeksizin devam eder.»” (Müslim, İmâre 110)