Unvanlarıyla SULTAN ALPARSLAN

Asım UÇAROK

Büyük Selçuklu Sultanı, Malazgirt Zaferi’nin başkumandanı, Anadolu’nun kapılarını Müslüman-Türk halkına sonuna kadar açan büyük hakan Alparslan’ı genellikle Türk ve dünya tarihinin önemli dönüm noktası Malazgirt Zaferi’yle tanıyoruz.

Sultan Alparslan, şahsiyeti ve muvaffakiyetleriyle bazı unvanlara sahip olmuştur. Bu künye ve unvanlar onu daha iyi tanımamıza yardımcı olacaktır.

BURHÂNU
EMÎRİ’L-MÜ’MİNÎN

Alparslan, tıpkı kendisinden birkaç asır sonra gelecek Osman Bey mefkûresinde olduğu gibi istikameti Bizans olan bir hükümdar idi. Aynı zamanda Yavuz gibi İslâm birliği idealini de en canlı şekilde kalbinde taşıyordu. Bu sebeple batıya fetih harekâtı, doğuya ise fitneleri engelleyici…

1070 yılında Alparslan, Haremeyn-i Şerîfeyn’de yani Mekke ve Medine’de tekrar Halîfe Kāim bi-emrillâh adına hutbe okunmasını sağlamış ve bu sebeple de; «Burhânu Emîri’l-mü’minîn» (halîfenin delili, halîfenin halîfe olduğunu ispat eden) unvanını almıştı.

Onu Romen Diyojen ile 26 Ağustos 1071 (27 Zilkade 463) tarihinde Malazgirt Ovası’ndaki hesaplaşmasının öncesinde de Şam bölgesinde görmekteyiz. İstikameti Mısır’dır. Şiî Fâtımî Devleti’nin rahatsız ettiği İslâm beldelerine huzur götürme gayretindedir.

Alparslan, ömrü boyunca gayret ettiği birlik idealinin şehîdi olmuştur. Kardeş devletler arasındaki süregelen didişmelerin önüne geçmek için uğraşırken, yine merhameti gereği eman verdiği Yûsuf Hârizmî tarafından haince hançerlenerek ağır yaralanmış ve bu sûretle şehid olmuştur.

EBU’L-FETH

16 Ağustos 1064’te Alparslan, Malazgirt’i müjdeleyen bir öncü zafer elde etmiştir. Doğu Anadolu’nun müstahkem şehri Ani’yi uzun bir muhasara ve şiddetli bir harp neticesinde fetheden Alparslan, İslâm dünyasına fetihnâmelerle zaferini duyurdu. Halîfe Kāim bi-emrillâh bu zafer üzerine Alparslan’a Ebu’l-Feth unvanını verdi.

EBÛ ŞÜCÂ

Gayet dindar bir hükümdar olan Alparslan, Malazgirt Meydan Muharebesi’nde, fakîh Ebu’n-Nasr’ın tavsiyesine uyarak, Halîfe’nin talimatıyla bütün Müslümanların kendilerine dua edecekleri Cuma saatinde taarruzu başlatmıştır.

“Öldürülürsem kefenim olsun!” diyerek giydiği beyaz elbisesi içinde askerlerine şu meşhur hitabeyi okumuştur:

“Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya da şehid olarak cennete giderim. Sizlerden beni takip etmeyi tercih edenler takip etsin. Ayrılmayı tercih edenler gitsinler. Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zira bugün ben de ancak sizlerden biriyim. Sizlerle beraber savaşan bir gāzîyim. Beni takip edenler ve nefislerini yüce Allâh’a adayanlardan şehid olanlar cennete, sağ kalanlar ise gāzîlik ve ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları âhirette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir.”

Ebû Şücâ (şecaat ve cesaret babası) künyesinin haklı sahibi Alparslan, hassa birliklerini bizzat yöneterek hilâl taktiğini uygulayan öncü birlikte yer almış, ok ve yayla değil kılıç ve gürzle savaşmıştır.

Alp ve Arslan isimlerini adında taşıyan bu cesur ve yiğit insan, şecaati, kahramanlığı ve îmanıyla, ordusunun dört katı büyüklüğündeki Bizans ordusunu perişan etmiştir.

ADUDU’D-DEVLE

Sultan Alparslan’ın bir unvanı da devletin pazusu, kudreti mânâsındaki Adudu’d-devle’dir. Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci sultanı Alparslan cihan hâkimiyeti mefkûresine sahip bir hükümdar idi. Ömrü at sırtında geçen hünkârı, daha 15 yaşında kumandanlık mevkiinde görürüz.

Vefat etmeden önce de devletin birliği ve bekāsı için mühim vasiyetlerde bulunma gayretindedir.

ES-SULTÂNÜ’L-ÂDİL

Kudretli bir hükümdar olan Alparslan aynı zamanda bir adalet ve merhamet sultanıdır. Kendisine tehditler savuran Diyojen’e esir muamelesi yapmadığı gibi, mağlûp imparatoru tahtının yanında oturtmuştur. Kendisine defalarca isyan eden ağabeyi Kavurd’u affetmiş, bazı rakiplerini sevgiyle, hediyelerle kendine bağlamıştır. Bu merhamet sultanının sarayında, günde elli koyun kesilen bir imaret (aşevi) vardır. Adları listeler hâlinde çıkarılmış olan yüzlerce kişiye harçlık yardımı yapar.

Bu unvanlara hakkaniyetle sahip olan büyük kumandanı minnet ve rahmetle anıyoruz.