GÜL ŞEHRİ NUR İÇİNDE

LEYLÎ (Şükran IŞIK)

Gökyüzüne yansımış «Gül Şehri» nur içinde.
Gönlüm onu seyreder, sonsuz huzur içinde.
Rûhumla kokladığım güllere selâm olsun,
Damla damla eriyor, Leylî kusur içinde.

Yâ Rabbi, Gül Şehri’nde beni Gül’e toprak et.
Ya güllere bahçıvan ya da kuru yaprak et.
Gül kokan toprağına gömseler beni yetmez,
Ya güllere şebnem et, ya aşkımı bayrak et.

Sen’in için var oldu, bu gökyüzü, bu zemin.
Sana muhtaç kâinat, son gülüsün âlemin
Her hâlin aşk ehline ince ince hitaptır.
Güneş bile şevk alır tebessümünden Sen’in.

Hasret, zincirlerini vuruyor, bileğime,
Beyaz güller dökülsün kanayan yüreğime.
Lutfet de râyihanı bu diyardan yana saç;
Erenler; «Âmîn!» desin, duama, dileğime.

Gül şehrine gidenler, bu ikram size Hak’tan.
Kana kana içiniz, nur çağlayan ırmaktan.
Anladım ki, bir ömür yetmez Sen’i sevmeye.
Râzıyım, Gül yüzünü göstersen de uzaktan.

Ey Güllerin Güzeli, Sen’in için kül oldum.
Ben amel defterimi, hasretinle doldurdum.
Sen seven gönüllerin şerefisin, şânısın.
Ben yılları âhımla, efgānımla soldurdum.

Yine bir gün geçiyor ömrümüzden çalarak,
Hasret savursa bizi çöllerde yaprak yaprak.
Nebîlerin baş tâcı, sultanısın güllerin,
Cennettir sevenlere, bu gül şehri, bu toprak.

Ey Gül Şehri, Boğaz’ın sularına yelken aç!
Ey gökler, bu sulara inci, mercan, yakut saç!
İki Cihan Gülü’nün methettiği bu şehre,
Ey surlar, sen kalbini bu sonsuz rahmete aç!