ALPARSLAN’IN RÛHUNA GAZEL
Yahya Kemal BEYATLI
İklîm-i Rûm’u tuttu cihangîr savleti,
Târîh o işde gördü nedir şîr savleti…
“Anadolu’yu, dünyayı fetheden büyük bir hükümdarın şiddetli hücumu tuttu, zaptetti. Tarih bu zaptedişte aslan hücumu ne imiş gördü.”
Titretti Arş ü ferşi Malazgird önündeki
Çûş u hurûş-ı rahş ile şemşîr savleti…
“Malazgirt önündeki gösterişli atların ve kılıçların coşkulu hücumu, Arş’ı ve ferşi yani tüm âlemi titretti.”
On yılda vardı sâhil-i Kostantaniyye’ye,
Tekfûrlar* diyârını teshîr savleti…
“Tekfurların, yani Bizans valilerinin diyarını boyun eğdiren hücum, on senede İstanbul sahiline vardı.”
Ey şanlı cedd-i ekberimiz, âb-ı tîgının,
Bî-hadd imiş güneş gibi tenvîr savleti…
“Ey şanlı büyük dedemiz Alparslan! Senin kılıcının suyunun nur saçma kudreti, güneş gibi sonsuz-hudutsuz imiş!..”
Tasvîr eder mi böyle şehinşâhı ey Kemâl,
Şimşekten olsa şi’rde tâbîr savleti?..
“Ey Kemal, şiirde ifade gücü şimşekten olsa bile, böyle bir şahlar şahını tasvir edebilir mi?”
* Matbû nüshada “Yer yer vatan diyârını teshîr savleti”
Vezni: mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün