İBN-İ ARABÎ’DEN VASİYETLER – Hayrı Şerden Ayırmak İçin ALLÂH’IN HUDUDUNU İKAME

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM

VASİYET 29

Kendi nefsin ve himayen altında bulunan insanlar üzerinde Allah tarafından konulmuş hududa riâyet et. Bu hususta Allah tarafından mes’ul tutulmaktasın. Eğer iktidar sahibiysen, yönetimi Allah tarafından senin eline tevdî edilmiş kişiler üzerinde Allâh’ın hududunu (hükümlerini) gerçekleştirmek senin için apaçık bir vazifedir. Nitekim:

“Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden mes’ulsünüz.” (Buhârî, Cuma, 32; Müslim, İmâre, 20)

O hâlde onlar üstünde senin bu hududa riâyet etmenden başka yol yoktur.

Yönetimin en ufağı kendi nefsin ve uzuvların üzerindeki yönetimindir. Bunlar üzerinde Allâh’ın hududunu ikame et ki en büyük hilâfete (Allâh’ın halîfesi olmak şerefine) eresin. Sen her hâl ve durumunda kendi nefsin ve onun sahip oldukları üzerinde Allâh’ın tayin ettiği bir nâibsin/vekilsin.

Allah’ın hududunu (hükümlerini) icra eden kişi ile ona riâyet etmeyenin misali bir hadîs-i şerifte şöyle beyan olunmuştur:

“Bir topluluk (düşünün ki) bir gemiye binerken aralarında kur’a çekmişler. Bir gruba geminin üst kısmı (güverte) bir gruba da geminin alt kısmı (kamaralar) isabet etmiş. Altta bulunanlar suya ihtiyaç duydukları zaman mecburen üsttekilerin yanından geçmek zorunda kaldıklarından şöyle demişler: «Biz kendi hissemize düşen bu yerde bir delik açalım (ve suyumuzu bu delikten tedarik edelim) ki, üsttekilere zahmet vermiş olmayalım.» İşte (üstte bulunanlar) eğer bu kişileri kendi hâllerine bırakacak olurlarsa, topluca (boğulup) helâk olmaktan kurtulamazlar.” (Buhârî, Şirket, 6)

Ey yâren, hatırına hayrı emreden bir fikir düştüğünde bu, meleğin ilhamıdır. Sonra seni bu hayırdan uzaklaştırmaya çalışan bir düşünce daha düşer ki hatırına, bil ki bu da şeytanın vesvesesidir. Hayrın ve şerrin (bunlardan) hangisi olduğu ancak şeriatı bilmekle belli olur. Hatırına seni kötülüğe sevk eden bir düşünce geldiğinde bu, şeytanın vesvesesidir; ardından seni o düşünceden nehyeden fikir ise meleğin ilhamıdır.

Sen gemisin, (gövdende) bir rahne açıldığında sende mevcut olan şeylerle birlikte helâk olup gidersin. Bu sebepten şeriat ilmini öğrenmelisin. Allâh’ın hududunu (hükümlerini) bil ki onları icra edebilesin ve ona muhalefet edeni, riâyet edenden ayırabilesin.

Hâsılı, Allâh’ın ahkâmını icra edebilmek için şeriat ilmini talep etmenin zarureti böylece açığa kavuşmuş oldu.