İSTANBUL YEDİ TEPE

CELİL (Halil GÖKKAYA)

Kubbelerin, siluetin bir başka,
Nice millet, nice nesil görmüşsün.
Endamını gören düşüyor aşka,
Kim bilir kaç Lâle Devri sürmüşsün…
İstanbul yedi tepe…

Denizinde yakamozlar göz kırpar,
Sahilinde sevgililer el ele…
Samanyolu sanki konfeti serper,
Martıların meydan okuyor yele…
İstanbul yedi tepe…

Bu şehirde ne sevdalar yaşanmış,
Gün doğarken Kız Kulesi tutuşur,
Her bucağın ayrılıkla döşenmiş,
Beyazıt’ın her yangına yetişir…
İstanbul yedi tepe…

İstanbul cennetten bir parça gibi,
Sultanahmet, Eyüp, Süleymaniye,
İncecik, nâzenin, bir sırça gibi,
Yavuz Sultan Selim mahzunmuş niye?
İstanbul yedi tepe…

Gülhane Parkı’nda çınar gölgesi,
Lâlesine, sümbülüne vurgunum…
Kulağımda hâlâ, atların sesi,
Şimdilik suskunum, biraz yorgunum…
İstanbul yedi tepe…

Fetih müjdesine mazhar bu diyar,
Bin bir hâtıraya değip geçeriz!
Bu nasıl vârislik söyle Üsküdar?
Celil, başımızı eğip geçeriz…
İstanbul yedi tepe…