GÜLİSTAN İSTANBUL

Yusuf DURSUN

İçimde fırtına, dışımda bora;
İstanbul diyerek düştüm yollara.
Yollarım bir ayaz, zehir zemberek
Yolları çözmeye bir şiir gerek.
«Gülistan»dan bahsedince ayaza,
Bir anda kara kış, çevrildi yaza.
Bahar bahar oldu yollar önümde,
Bir kıpırtı çiçek açtı canımda.

İstanbul yoluna şiir ekerim,
Şiirime yıldızları dökerim.

İçimde fırtına, dışımda bora;
Yollarıma kilit vurma Ankara.
Bu yolun sonu yok içimden başka,
Bırak da geçeyim gönülden köşke.
Çamlıca’nın kirpiğine konayım,
Kadıköy’ün gözlerinde yunayım.
Haliç’ten içime gedik açılsın,
Âşiyan’dan yüreğime geçilsin.

Yollar beni sobelesin, ebeyim;
Her şiirde İstanbul’a gebeyim.

İçimde fırtına, dışımda bora;
Bir yanım gül beyaz, bir yanım yara.
Eyüp sırtlarına sorun yaramı,
Emirgân aşkıyla sarın yaramı.
Bolu Dağı başımıza yağmadan,
Beyaz âfet üstümüze doğmadan,
Hüzün dağlarına koyun ayazı,
İstanbul yazıyor alnımda yazı.

Lâleleri deste deste İstanbul,
Her tepesi bir güldeste İstanbul.

İçimde fırtına, dışımda bora;
Üç yanım denizdir, bir yanım kara.
Deniz, kucağımda Bebek gibidir,
Kara, Gülhane’de çiçek gibidir.
Deniz, Adalar’da arı ve duru,
Kara, Beykoz’da bir Yûşâ yağmuru.
Deniz, Ortaköy’de sahile vurur,
Kara, Üsküdar’da namaza durur.

Denizim İstanbul, karam İstanbul,
Bana başka şehir haram İstanbul.

İçimde fırtına, dışımda bora;
Açtım yüreğimi İstanbul, fora!
Bir Boğaz şifresi verin içime,
«İstanbul» diyerek girin içime.
Çekmece Gölü’ne haber uçurun,
Heybeli’yi şiirime içirin.
Delinsin içimde hüzün dağları,
Serilsin önüme şiir çağları.

Kasîdeni gönlüme sun İstanbul,
Şiirime bayrak olsun İstanbul.